Son günlerde Avrupa Parlamentosu’nda önemli bir oturumda, Batı Trakya Türk azınlığının durumu tekrar gündeme geldi. Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD) Başkanı ve DEB Partisi Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı Hüseyin Baltacı, yaptığı konuşmayla Türk azınlığının eşit haklar talebini dile getirerek, bu topluluğun bir ‘ulusal güvenlik tehdidi’ olarak değerlendirilmesinin son derece yanlış olduğunu vurguladı. Baltacı, bu yaklaşımın ötekileştirmeye yol açtığını belirterek, çözümün sadece diyalog ve demokratik değerlerde olduğunun altını çizdi.
Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.
- WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
- Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin
“Merkezde İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Olmalı”
Baltacı, azınlık hakları konusunda insan hakları, eşit vatandaşlık ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin esas alınması gerektiğini belirtti. Eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekerek, fırsat eşitliğinin sağlanmasının önemine işaret etti. Özellikle müftülük meselesinin toplumsal barış açısından ele alınması gerektiğini vurguladı. Bu konunun siyasi söylemlerle değil, demokratik değerler ışığında çözülebileceğine dair inancını dile getirdi.
“Çözüm Diyalog ve Katılımcılıkta”
Baltacı, Batı Trakya Türk azınlığının güvenlik kaygıları üzerinden ötekileştirilmesinin yanlış olduğuna dikkat çekerek, şu sözleri sarf etti:
“Sorunları büyütmenin değil, çözmenin yolu; diyalog, katılımcılık ve karşılıklı güveni esas alan demokratik yaklaşımlardan geçmektedir.”
DEB Partisi’nden Açıklama
Konuya ilişkin DEB Partisi’nden yapılan yazılı açıklamada, Baltacı’nın konuşmasının yalnızca bir sesleniş değil, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin evrensel standartlarına uygun somut bir yol haritası niteliği taşıdığı vurgulandı. Yapılan açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’nda Hüseyin Baltacı, Batı Trakya Türk azınlığının ulusal bir tehdit oluşturmadığını güçlü bir şekilde vurguladı. Tartışmaların merkezine insan hakları, eşit vatandaşlık ve hukukun üstünlüğü ilkelerini koyarak, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve müftülük meselesinin toplumsal barış ile hukuki çerçevede ele alınması gerektiğini belirtti” ifadeleri yer aldı.
Ayrıca, güvenlik kaygıları üzerinden üretilen söylemlerin Türk azınlığı ötekileştirdiği, çözümün ise diyalog ve katılımcılıkta yattığı aktarıldı.