AK Parti İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya, muhalefetin ikinci turda hezimete uğrayacağını ve değişim yaşamak zorunda kalacağını belirtti.
AK Parti İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya, Haber7’ye önemli açıklamalarda bulundu.
Gurbetçi vatandaşların Türkiye'deki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Sırakaya, AK Parti'nin iktidara gelişiyle devletin yurt dışındaki vatandaşlara daha farklı bir değer gösterdiğini kaydetti. Almanya'daki Türk gazetecilere yönelik gözaltıya tepki gösteren Sırakaya, basın ve ifade özgürlüğünün çiğnendiğini belirtti. Batı'nın Erdoğan'a Türkiye'nin çıkarlarını savunduğu için karşı durduğunu ifade eden Zafer Sırakaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci turda da teveccüh göreceğini söyledi. Depremzedelere yönelik hakaretlerin cevabını bulacağını söyleyen Sırakaya, muhalefet partilerinin seçimden sonra değişim yaşayacağını da sözlerine ekledi.
Gurbetçiler Türkiye'deki gelişmeleri ilgiyle takip ediyor
Engellemelere rağmen yurtdışındaki vatandaşların yüksek katılımla oylarını kullandığını belirten Sırakaya, şu ifadelerde bulundu:
"Yurtdışında vatandaşlarımız kanaatlerini ve tercihlerin göstermiş durumdalar. Bazı ülkelerde vatandaşların sandığa gitmesi yönünde bazı engellemeler söz konusu olduysa da vatandaşlarımız yüksek katılım göstermiştir.
Bir önceki seçimle kıyas ettiğiniz zaman yüzde 3,7’lik bir artışın olması vatandaşlarımızın Türkiye ile ilgili aidiyet bilincinin devam etmesi ve aynı zamanda Türkiye siyasetine yakın ilgi gösterdiklerinin çok net tezahürüdür. Türkiye’deki gelişmeleri yakinen takip eden, Türkiye’nin dünya siyasetindeki konumunu ve güçlenmesini gören vatandaşlarımızın ülkemizdeki bu gelişmelerden gurur duyduklarını ve inşallah birinci seçimde göstermiş oldukları bu teveccühün aynı oranda, hatta daha artan oranda ikinci tur seçimlerinde göstereceklerine yürekten inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok önemli bir etkisi var
AK Parti'den önce gurbetçilerin değer görmediğini belirten Sırakaya, şunları söyledi:
"2002’den önce Türkiye’yi o dönem idare edenler, yurt dışındaki vatandaşlarımızı bir değer olarak görmemişler, onları bilakis güvenlik ve ekonomik saikleriyle olarak değerlendirmişler.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız ‘çalışan vatandaş’ konumundan ‘yaşayan vatandaş’ konumuna gelmesi 2002 yılı itibariyle AK Parti döneminde olmuştur. Yurt dışındaki tüm Anadolu insanını bir değer olarak görülmesi, özgüven verilmesi, kimlik kazandırılması vatandaşlarımızın da Türkiye’ye olan ilgisini artırdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığını gittiği her yerde büyük bir gururla söyleyen bir yurtdışı Türk toplumu var. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın Türkiye’ye olan ilgisinin arkasında tek başına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok önemli bir etkisi vardır.
2002 yılı öncesi ‘Vatandaşın devlete olan katkısı nedir?’ noktasındaydı. AK Parti ile beraber olay tam tersine dönmüş, ‘Milleti için var olan bir devlet’ anlayışına tekabül etmiştir."
Gurbetçiler Meclis'te temsil hakkı elde ettiler
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti sayesinde gurbetçilerin oy kullanımının kolaylaştığını, hatta temsil hakkı bile elde ettiğini belirten Sırakaya, şu açıklamada bulundu:
"1987’den itibaren vatandaşlar sandıklara gidebilmek için havalimanlarına ve gümrüklere günü birlik oylarını kullanırken 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte vatandaşlarımıza yaşadıkları ülkelerde oy verebilme hakkı tanınmıştır. Bu hakla kalınmamıştır, aynı zamanda Meclis’te temsil etme hakkı da tanınmıştır. Şu an AK Parti’de şahsım, Oğuz Üçüncü ve Meryem Göka yurtdışındaki vatandaşlarımızı temsil noktasında 3 tane milletvekili bulunuyor. Anamuhalefet partisinde yurt dışında vekil taahhüdünde bulunmasına rağmen 1 tane milletvekilini Meclis’e taşımaması esasında bir siyasi tutarsızlığın da göstergesidir. AK Parti ise yurtdışındaki vatandaşlarına vermiş olduğu sözleri gerçekleştirmiş, son 5 yıl içerisinde 10 kanun teklifini yasalaştırmıştır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Türk milletinin hakkını savunduğu için karşılar
Batı medyasının güçlü bir Türkiye'yi hazmedemediğini söyleyen Sırakaya, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin genişlemesi, ekonomik olarak güçlenmesi, aynı zaman bölgesel bir güç olması ve küresel bir güç olma yolunda ilerlemesi, Afrika’da ekonomik ilişkilerin gelişmesi elbette ki birilerinin pastasının küçülmesine sebebiyet verecektir. Bugün Batı medyasına baktığımız zaman tüm karşıtlıklarının güçlenen, stabil olan bir Türkiye’yi istemiyorlar. Diklenmeden dik durabilen bir anlayışı temsil ettiği için Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı olduklarını ifade ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız Türk milletinin haklarını savunduğu için bir karşıtlık içerisindeler. Avrupa’daki kendisini ‘demokrat’ olduklarını ifade eden bazı kesimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teveccüh gösteren ve oy verenleri linç etme kampanyası içerisinde hareket ediyorlar. Bunun demokrasiyle bağdaşmayacağını da çok net olarak görebiliyoruz."
Ak Parti tüm badireleri millet ile atlattı
Muhalefetin Batı’yla işbirliği halinde olduğunu dile getiren Sırakaya, "Kimi muhalefet partilerinin belirli çevrelerle işbirliği içerisinde olduğunu görebiliyoruz. Anamuhalefet partisi ‘Apo’nun heykelini dikeceğiz’ diyen çevrelerle beraber yol yürüdükleri bir süreç var. Yine aynı partiler büyükelçilerle kapalı kapılar ardında hangi sözleri verdiyseler, Kıbrıs’tan ve Suriye’den geri çekileceklerini söylediler. Kamuoyu da bu ilişkileri çok net olarak görebiliyor. AK Parti ise tüm badireleri milletiyle atlatmıştır. Dolayısıyla iki kesimin varlığını görüyoruz. Bir tarafta Anadolu’yu arkasına alarak dünyaya meydan okuyan AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın, bir tarafta ise dünyayı arkasına alarak Anadolu’ya meydan okuyan Millet İttifakı ve onun paydaşları var." diye konuştu.
Sandıklara gidilmesini engellemek, diktatör ve faşist zihniyetin tezahürü
Belçikalı Bakan Zuhal Demir'in gurbetçilerin oylarına engel olunması çağrısına tepki gösteren Sırakaya, "Sandıklar demokrasinin olmazsa olmazıdır. Dünyanın 146 ülkesi, yurtdışında yaşayan vatandaşları için oy hakkı sağlamaktadır. Dolayısıyla Türkiye’ye has bir olgudan bahsetmiyoruz. ABD veya Belçika vatandaşının başka ülkede oy kullanma hakkına sahipken sadece Türkiye ile ilgili belirli bir partiye oy verildi diye bu insanların sandığa gitmesini engellemek, diktatör ve faşist bir zihniyetin tezahürüdür. Sözde kendilerini demokrat olarak gösteren bu insanların aslında bilinçaltında hiçbir şekilde demokrasiden nasiplerini almadıkları sadece kendi zihniyetine yakın olan insanlara karşı demokrasi anlayışı içerisinde olduklarını, kendileriyle aynı düşüncede olmayan insanlara karşı tahammül edemediklerini, bu insanların demokrasiyi içselleştirmediklerini net olarak görüyoruz. Ben Avrupa Birliği’nin bu tür faşist ve demokrasi karşıtı zihniyete karşı müsamaha göstermemeleri gerektiğinin altını net olarak çizmek istiyorum." dedi.
CHP Sosyal Demokrat değil popülist
Avrupa’daki sosyal demokratlarla Türkiye’deki sosyal demokratlar arasındaki fark olduğunu belirten Sırakaya, şöyle konuştu:
"Sosyal demokrasi anlayışında insanların hayat standartlarını yükseltme, aynı zamanda kendi ülkelerinde mülteci olarak gelmiş insanları belirli bir süre misafir etme ve onları gitmek istedikleri ülkelere emin bir şekilde yolcu etme noktasında hareket etme anlayışı var. Dolayısıyla sosyal demokrasiye baktığınız zaman evrensellik olgusu içerisinde olan bir yapının varlığını görüyoruz. Bugün Türkiye’de sosyal demokrat olduğunu iddia eden partiye baktığımız zaman esasında insanlara oluşturulmaya çalışılan bir algının olduğu görüyorsunuz. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamada mültecilerin sayısı abartılarak nefret söylemi oluşturuldu. Türkiye bakanlarıyla zaten Suriye ve Rusya ile toplantılar gerçekleştiriyor. İnşallah önümüzdeki günler içerisinde liderler düzeyinde gerçekleştirilecek toplantıyla Allah nasip ederse Suriye sınırında oluşturulan 30 kilometrelik güvenli bölgede Türkiye’de yaşamaktan olan Suriyeli kardeşlerimizin oraya emin bir şekilde kendi istekleriyle giderek oraya yerleşmelerini sağlama noktasında zaten gayretimiz devam etmektedir. Bu çalışmayla esasında bir taşla iki kuş vuracağız. Bir taraftan Suriyeli kardeşlerimizin oraya yerleşmelerini sağlamış olacağız, diğer taraftan ise sınır güvenliğimizi tesis etmiş olacağız.
Dolayısıyla sosyal demokrat kimliğiyle hiçbir zaman bağdaşmayan ve tamamen popülizm üzerinden siyaset yapan bir CHP’nin varlığını bugün görüyorsunuz. Yurtdışındaki sosyal demokrasiyle CHP’nin yürütmüş olduğu sosyal demokrat geleneğinin taban tabana zıt olduğunu, kendi parti ideolojileriyle de bağdaşmadığını net olarak ifade edebilirim."
Seçimden sonra muhalefette değişim olacak
Helalleşme söyleminde bulunan CHP'nin samimi olmadığını ve milletin de bu birinci turda buna cevap verdiğini söyleyen Sırakaya, şu ifadelerde bulundu:
"Geçmiş dönemde Kılıçdaroğlu’nun söylemleri ortada. Başörtüsünü bir ‘bez parçası’ olarak gören bir anlayışın bugün sadece oy devşirme amacıyla samimiyetten uzak bir şekilde hitap etmiş olmasının karşılığının olmadığını zaten seçmenimiz 1. turda göstermiş oldu.
Ahlak ve güven noktasında bu topluma hiçbir şey vaat etmemiş olan bir anlayışın siyaset sahnesinde devam edemeyeceğini net olarak ifade etmek istiyorum. 28 Mayıs itibariyle Türkiye’deki muhalefet partilerinde ve liderlerinde bir değişimin olacağını düşünüyorum."
Almanya'da basını sindirme ve susturma girişimi
Almanya'da FETÖ'cülerin ihbarıyla A Haber muhabiri İsmail Erel ile Sabah Avrupa Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cemil Albay'ın şafak baskınıyla gözaltına alınmasına tepki gösteren Sırakaya, şunları söyledi:
"Basına yapılmış bu saldırıdan önce yurtdışında sandığa giden vatandaşlarımıza yapılan saldırılara karşı sağır, kör, dilsizi oynayan bir Batı medyasının ve maalesef bir Batı toplumunun da varlığını net olarak görebilmemiz lazım. Marsilya’ya gittiğimde vatandaşlarımızın taşlı ve sopalı saldırılara maruz kaldığına, yaralandığına ve hayati tehlike atlattıklarına şahit oldum. Amsterdam’a gittiğimde yine aynı şekilde. Demokratik haklarını kullanan insanımızın sandığa giderken saldırıya uğramasına karşı Batı’nın ilgisiz kalmasının demokrasiyle ne kadar bağdaştığını toplumun takdirine sunuyorum.
Basın ve ifade özgürlüğü kavramları üzerinden Türkiye’ye eleştiri getiren çevrelerin yine yurtdışında yaşamakta olan Sabah ve ATV haberin temsilcisi olan bu gazetecileri, ifadeye çağırmaksızın şafak vakti baskın yapılması ne basın özgürlüğüyle ne ifade özgürlüğüyle ne de demokrasiyle bağdaşır. Suça bulaşmamış bu insanlara yapılanların tamamen basını sindirme ve susturma anlayışı taşıdığını ifade ediyorum. Bu konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı ve İletişim Başkanlığı gerekli tepkileri gösterdiler. Biz de konunun takipçisiyiz. Bu yapılan hareketi şiddetle kınıyoruz."
Batı, yeni Türkiye'ye alışamadı
Batı’nın eski Türkiye’ye alışık olduğunu ve ‘Türkiye Yüzyılı’na yürüyen Türkiye’ye alışamadığını kaydeden Sırakaya Batı’ya çağrıda bulunarak şunları söyledi:
"Türkiye’nin karşısında olan bu ülkelere tavsiyem; Türkiye ile birlikte dünya barışı için katkı sunmaları. Çünkü Türkiye’ye rağmen bugün ne Orta Doğu’da ne de dünya siyasetinde herhangi bir şekilde barışın korunması mümkün değildir."
Depremzedelere yapılan hakaretler ikinci turda cevabını bulacak
Kendilerine oy vermeyen depremzedelere yönelik diktatörce bir yaklaşım sergilendiğini belirten Sırakaya, sözlerini şöyle tamamladı:
"Birinci turda vatandaşlarımızın göstermiş olduğu yoğun teveccüh ile birlikte Meclis’te güçlü bir Cumhur İttifakı var. Yine yüzde 49,5’e ulaşan bir oy oranıyla 27 milyonu aşan, vatandaşlarımızın teveccüh gösterdiği bir Cumhurbaşkanımız var.
Seçim gecesi yanlış bilgi vererek algı oluşturmaya çalışan, yine seçim sonrası kendilerine oy vermemiş insanlara hakaretamiz bir şekilde ifadede bulunan, deprem bölgesindeki insanlara karşı belki bizim tahayyüllerimizi aşan hakaretler eden muhalefete karşı Türk milletinin ikinci turda net bir şekilde cevap vereceğini düşünüyorum."