Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Duisburg’daki Thyssenkrupp çelik fabrikasını ziyaretinin ardından çelik üretimi ve yeşil dönüşümle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Scholz, Avrupa ve Almanya için çeliğin hayati önem taşıdığını vurgulayarak, çelik üretiminin sadece ekonomik değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede de büyük bir rol oynadığını ifade etti.
Scholz, çelik üretiminin ve işlenmesinin gelecekte de Avrupa ve Almanya’da süreceğini belirterek, “100 yıl sonra da burada çelik üretildiğini ve işlendiğini görmek mümkün olacak,” dedi. Çelik endüstrisinin iklim dostu hale gelmesi gerektiğini söyleyen Scholz, bu dönüşümün yalnızca Avrupa çapında işbirliği ile mümkün olacağını vurguladı.
Yeşil Çelik Üretimi ve İklim Dostu Süreçler
Başbakan Scholz, Avrupa Birliği çerçevesinde çelik üreticilerinin karşılaştığı yeşil dönüşüm, artan rekabet gibi zorlukları göz önünde bulundurarak, Avrupa düzeyinde bir çelik zirvesi düzenlenmesini önerdi. Çelik üretiminin sürdürülebilir hale gelmesi için hükümetin milyarlarca avro değerinde destek sağladığını belirten Scholz, sektördeki dönüşüm sürecinin sona erdirilmesinin Almanya’daki çelik işçilerinin çıkarlarına zarar vereceğini ifade etti.
Scholz, otomotiv endüstrisi başta olmak üzere, çelik satın alan diğer büyük müşterilerin de gelecekte yalnızca karbonsuz çelik talep edeceğini belirtti. “Çelik üreticileri, yeşil çelik üretimini sürdürülebilir bir şekilde yapmalıdır,” diyen Scholz, bu alanda alınan önlemlerin hem çevre hem de ekonomik açıdan büyük önem taşıdığını söyledi.
Çin’e Karşı Ortak Savunma Çağrısı
Scholz, özellikle Çin’e atıfta bulunarak, Avrupa’nın dampingli çelik ürünlerine karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Avrupa’nın bu tür düşük fiyatlı ürünlere karşı savunma yapabilmesi için işbirliğini güçlendirmesi gerektiğini belirten Scholz, Avrupa Birliği’nin de bu bağlamda uygun gümrük politikaları oluşturması gerektiğini söyledi.
Thyssenkrupp’tan Acil Siyasi Eylem Çağrısı
Thyssenkrupp Steel Europe Yönetim Kurulu Başkanı Dennis Grimm, Başbakan Scholz ile yaptığı görüşmede, Almanya’nın çelik sektöründe uzun vadeli ve rekabetçi bir yapı oluşturulabilmesi için acil siyasi eylem çağrısında bulundu. Grimm, özellikle enerji fiyatlarının rekabetçilik üzerindeki etkisine dikkat çekerek, federal seçimlerden sonra çelik endüstrisi için gerekli ekosistemin hızla oluşturulması gerektiğini belirtti.
Grimm, Almanya ve Avrupa için çelik üretiminin sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeostratejik bağımsızlık ve refah sağlamak açısından kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Yerel çelik üretiminin endüstriyel değer açısından çok önemli olduğunu belirten Grimm, bu alandaki stratejik kararların ülkenin ekonomik güvenliği için belirleyici olacağını ifade etti.
Yüksek Enerji Fiyatları ve Çelik Sektöründeki Zorluklar
Avrupalı çelik üreticileri, Asya ile rekabet, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası yükselen enerji fiyatları ve küresel ekonominin yavaşlaması nedeniyle büyük zorluklar yaşıyor. Bu süreçte, çelik üreticileri için enerji fiyatlarındaki artış, maliyetleri yükseltirken, düşük fiyatlı Çin çelikleriyle rekabet etmek daha da zorlaşıyor.
Alman çelik devi Thyssenkrupp’ın çelik birimi (Thyssenkrupp Steel Europe), 2030 yılına kadar yaklaşık 11 bin kişinin işten çıkarılmasını planladığını duyurdu. Bu yeniden yapılanma kapsamında, şirketin yıllık üretim kapasitesinin 11,5 milyon tondan 8,7 ila 9 milyon ton seviyesine düşürülmesi hedefleniyor. Ancak Thyssenkrupp, bu süreçte 27 bin kişiye istihdam sağlamaya devam ediyor.
Çelik Endüstrisinin Geleceği: Sürdürülebilirlik ve Rekabetçilik
Almanya’nın çelik üreticileri, sürdürülebilir üretim süreçleri ve yeşil dönüşüm ile global rekabeti sürdürebilmek adına büyük bir dönüşüm geçiriyor. Çelik sektöründeki dönüşüm, yalnızca çevreyi korumakla kalmayacak, aynı zamanda Almanya’nın ve Avrupa’nın ekonomik bağımsızlığını ve stratejik gücünü de pekiştirecek.
Scholz’un ve Grimm’in çağrıları, Almanya ve Avrupa’daki çelik sektörünün geleceği için kritik öneme sahip. Bu sektördeki gelişmeler, sadece Almanya için değil, tüm Avrupa için ekonomik ve jeopolitik açıdan belirleyici olabilir.