Almanya’yı serbest ticaret anlaşması endişelendiriyor

  • Güncelleme: 16.11.2020 23:11
Almanya’yı serbest ticaret anlaşması endişelendiriyor

Almanya Dış Ticaret Birliği (BGA) ve Alman siyasetçiler Asya-Pasifik bölgesindeki 15 ülkenin dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olarak bilinen Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşmasını imzalamasının Alman ekonomisine etkisini değerlendirdi.

Almanya Dış Ticaret Birliği (BGA) Başkanı Anton Börner, yaptığı açıklamada, söz konusu anlaşmanın Alman ekonomisi için iyi bir haber olmadığını belirterek, Çinli şirketlerin 14 ülkede Alman şirketlerinden gelecekte daha iyi pazar erişimine sahip olacağını vurguladı.

Börner, “Alman şirketlerinin bu 15 ülkede satış fırsatları da nispeten kötüleşecek” değerlendirmesinde bulunarak, AB’nin ticaret anlaşmalarında ve Avrupalı şirketlerin daha iyi pazar erişimi konusunda yarışta geri kaldığını kaydetti.

Almanya'da iktidar ortağı Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU/CSU) Dış Politika Sözcüsü Jürgen Hardt da Asya’daki söz konusu anlaşmayı Avrupa için bir “uyarı ikazı” olarak değerlendirerek, AB’nin artık serbest ticaret müzakerelerini arka plana atmayı kaldıramayacağını belirtti.

Hardt, “O zaman standartları başka ülkeler belirleyecek ve biz Avrupalılar da geride kalacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

2,2 milyar tüketici

Asya-Pasifik bölgesindeki 15 ülke, pazar günü dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olarak RCEP anlaşmasını imzalamıştı.

RCEP anlaşması için ASEAN üyesi ülkeler ile Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda ve Hindistan arasında müzakereler 2012'de başlamıştı.

2 yıl içinde sonuçlandırılması hedeflenen anlaşma, bölge ülkelerinin farklı ticari öncelikleri nedeniyle sürekli ertelenmişti.

Geçen yıl ASEAN Artı Üç zirvesinde Hindistan, Çin ürünlerinin Hindistan'a ucuz fiyatlarla girmesinden endişe duyarak RCEP müzakerelerinden çekilmişti.

15 ülke ve 2,2 milyarlık tüketiciyi kapsayan RCEP, küresel gayri safi yurt içi hasılanın ve nüfusun yüzde 30'una tekabül ediyor.

RCEP anlaşmasının Çin'in Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik hakimiyetini artıracağı öngörülürken, ABD ve Avrupalı şirketleri serbest ticaret bölgesinin dışında bırakarak, dezavantajlı konuma getireceği düşünülüyor.