Avrupa'nın Sesi Özel Röportaj
“Sorumluluğumun farkındayım”
Zafer Sırakaya, Almanya'da doğdu, bu ülkede büyüdü. Yüksek tahsilini Türkiye'de tamamladıktan sonra Avrupalı hemşehrilerine hizmet için yeniden Almanya'ya döndü. Sivil toplum çalışmalarına ağırlık verdi. Uluslararası Demokratlar Birliği (UİD) Genel Başkanlığı yaptı. Vatanseverliği, manevi zenginliği ve derin birikimiyle Ankara'nın da dikkatini çekti. Şimdi AK Parti saflarında iki dönem İstanbul milletvekili olarak TBMM'de görev yapıyor.
Avrupa'nın Sesi'ne konuşan Sırakaya, “Bizler yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin tüm sorunlarını biliyor, bu sorunların çözümü için gücümüzle çalışıyoruz. Üzerimizdeki sorumluluğun farkındayız ve bizleri umutla Almanya`dan TBMM`ye gönderen kardeşlerimize karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz” diyor.
3,5 milyonu Almanya’da olmak üzere Avrupa'da yaşayan 5 milyon Türkün Partisi ve kendisi için çok değerli olduğunu kaydeden Sırakaya, “Onların emanetine sahip çıkarak en iyi şekilde temsil etmek için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve parti genel merkezimizden aldığımız destek ve güçle sorunlarına çare üretmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Gözleri, kulakları, gönülleri bizde olan kardeşlerimize 2020`de işlerini, hayatlarını kolaylaştıracak yeni müjdelerler verme gayretinde olduğumuzun da özellikle altını çizmek istiyorum”diye konuşuyor.
İşte Sırakaya'nın sorularımıza verdiği yanıtlar:
-Yurtdışında doğup büyüyen bir Türk vatandaşı olarak şu anda TBMM`de milletvekili olarak yasama çalışmalarına katkı sağlamakta ve özellik de yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarıyla yakından ilgilenmektesiniz. Seçim çalışmalarınız sırasında yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları için TBMM`de bir komisyon kurulacağı sözü vermiştiniz. Bu komisyon geçtiğimiz günlerde hayata geçti. Öncelikle bu komisyon hakkında okuyucularımıza bilgi verebilir misiniz?
Öncelikle sayfalarınızda bizlere yer ayırdığınız için Avrupa`nın Sesi Gazetesi`ne teşekkür eder, sizlerin aracılığıyla yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin yeni yıllarını tebrik eder, 2020`nin hanelerine ve sevdiklerine sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini temenni ederim. Evet sizlerin de vurguladığı gibi genel seçimlerde yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin sorunlarıyla AK Parti olarak yakından ilgileneceğimizin sözüyle birlikte bu sorunların gazi meclis çatısı altında kurulacak bir komisyon aracılığı ile takipçisi olacağımızı da seçmenlerimize vadetmiştik. Allah`a şükür bu sözümüzü yerine getirdik, geçtiğimiz ay içerisinde TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Alt Komisyonu kurulması için verdiğimiz teklifi geçtiğimiz ay hayata geçirdik ve komisyonumuz çalışmalarına başladı. Bizler yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin tüm sorunlarını biliyor, bu sorunların çözümü için gücümüzle çalışıyoruz. Üzerimizdeki sorumluluğun farkındayız ve bizleri umutla Almanya`dan TBMM`ye gönderen kardeşlerimize karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz.
-TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu`nda başkan sıfatıyla bir bakıma yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı da temsil ediyorsunuz. Bu komisyonun yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza katkısı, etkisi neler olacak biraz bahsedebilir misiniz?
Komisyonumuzun ana çalışması yurt dışındaki vatandaşlarımızın temel sorunlarını takip ederek TBMM gündemine getirmek ve elbette bu sorunların çözüm noktasında takipçisi olmak. Komisyonumuzun kuruluş amacı da aslında bu. Komisyonumuz, yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin, Mavi Kart sahibi vatandaşlarımızın sorunlarıyla birebir ilgilenerek ilgili bakanlıklar ve kurumlarla yapacağı çalışma ve istişarelerle sorunların çözümü noktasında dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar vatandaşlarımızın yanında ve destekçisi olmayı hedefliyor. AK Parti olarak bizim en büyük önceliğimiz, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ülkelerine yani Türkiye`ye bağımlı değil bağlı bir anlayışta olmaları ve kökü ezelde olan bu bağları ebede kadar muhafaza etmeleridir.
-Bu bağların muhafaza edilmesine yönelik atılan adımlardan bizlere kısaca bahsedebilir misiniz ?
Yurtdışındaki vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın haklarının korunması, terörizmle ve yıkıcı propaganda faaliyetleriyle mücadele ve tüm coğrafyalarla bağlarımızın bölgesel odaklı açılım politikalarıyla geliştirilmesi AK Parti`nin dış politikadaki temel öncelikleri arasında yer almaktadır.
Bu anlayışla Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’nı ve TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu`nu kurarak yurtdışında yaşayan insanlarımızın meselelerini bütün boyutlarıyla takip etmeye başladık. Yurtdışındaki gençlerimizin ve tüm vatandaşlarımızın anadilini, kültürünü ve dinini yaşatmak için 3 bin civarında öğretmen ve din görevlisini yurtdışında görevlendirdik. Yurtdışında ikamet eden vatandaşlarımızın anavatan seçimlerinde oy kullanmalarını sağladık. Vatandaşlarımızın yurtdışında ihtiyaç duydukları hukuki konularda yardımcı olmak maksadıyla, temsilciliklerimizde sözleşmeli hukuk danışmanları istihdam ettik. Yaklaşık 750 Bin mavi kartlı insanımızın mağduriyetlerini giderecek adımları attık. Bu adımlar sayesinde Mavi Kart artık kimlik belgesi olarak geçerli hale geldi. Vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerdeki çalışma ve sosyal güvenlik haklarının korunması amacıyla, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere 35 ülke ile ikili Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri imzaladık. Emekli vatandaşlarımız için Türkiye’ye getirdikleri araçlarının kalış süresini 2 yıla çıkardık. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’de aldıkları ilk konut ve iş yeri için KDV istisnası getirdik. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın kişisel kullanıma mahsus yabancı plakalı araçlarının Türkiye’de kullanım süresini 6 aydan 2 yıla kadar uzattık. Geçtiğimiz ay içerisinde yine gençlerimizi yani bu milletin değerli hazinelerini yakından ilgilendiren bir kanun değişikliğine imza attık. Anne-babası Türk vatandaşlığından çıkan çocuklarımızın Türkiye ile bağlarını kopartmamak için Meclis Genel Kurulu`nda “Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”mizle 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nda yer alan ve ‘anne-babası birlikte vatandaşlıktan çıkan çocukların Türk vatandaşlığını re’sen kayber’ hükmünü yürürlükten kaldırdık. Aynı yasa değişikliğiyle vasi işlemlerini kolaylaştırdık. Kısaca yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı kağıtlara ve bürokrasiye hapseden anlayışı kökten değiştirmek için Efendimiz (SAV) “Kolaylaştırınız. Zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin” öğüdünü kendimize rehber ederek çalışmaya gayret ediyoruz.
-Başta Avrupa olmak üzere yurtdışında yaşayan Türk toplumuna yönelik en büyük tehdit ve tehlikeler nelerdir.
Avrupa`nın ve dünyanın genel gidişatına baktığımız zaman İslamofobik, ırkçı, ayrımcı, ötekileştirici akımların, baskı tehdit ve şiddetin sadece vatandaşlarımızı değil tüm insanlığı tehdit ettiğini görmekteyiz. Demokrasinin beşiği olarak anılan ülkelerde yabancı ve İslam düşmanlığının giderek yayıldığını üzülerek izliyoruz. İbadethaneler ırkçı grupların hedefi oluyor, inancından dolayı Müslümanlar faşist teröristler tarafından insanlık dışı bir şekilde katlediliyor. Müslüman kadınlar sadece başörtüsü taktıkları için tacize uğruyor, bazı ülkelerde okullara girmeleri, kamusal alanlarda bulunmaları meclis kararlarıyla engelleniyor.
İslamofobi şeklinde özellikle Batı toplumlarında ortaya çıkan bu çağ dışı anlayış, bugün İslam dünyasının ve İslam dininin yanlış anlaşılmasının biz tezahürü olarak dünyayı ve insanlığın tehdit ediyor. Bu hastalıklı ve ırkçı yaklaşımlar bir ur gibi tüm insanlığı sarmakta ve bu tehdide karşı sadece Türkiye`nin sesi çıkmaktadır. İşte partimizin kurulu genel başkanı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu sapkın ve çağ dışı anlayışa karşı mücadele veren tek dünya lideri. Sayın Cumhurbaşkanımız uluslararası toplantılarda bir yandan İslamofobi ve ırkçılığa karşı tüm dünyayı ve liderlerini birlikte hareket etmeye davet ederken diğer yandan da bu köhne ve hastalıklı anlayışlarla İslam`ın ve Müslümanın bir arada anılamayacağını vurgulamak için var gücüyle çalışıyor. Yabancı düşmanlığı dünyanın temel sorunu ve kanayan yarası. Biz bu yarayı kadim tarihimiz ve devlet anlayışımızla sarmak için var gücümüzle çalışmaya, sadece kendi vatandaşlarımızın değil tüm dünya halklarına ve inançlarına karşı gerçekleştirilen saldırıların karşısında dim dik durmaya devam edeceğiz.