Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim kimsenin tek karış toprağında gözümüz yoktur ama bizim kendi topraklarımıza dikilen gözlere, egemenlik haklarımıza uzanan ellere, istiklalimize ve istikbalimize yönelen tehditlere de en küçük bir tahammülümüz olamaz." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonundaki konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başladı.
Resepsiyona katılanlara teşekkür eden Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladı.
Bu zaferi millete armağan eden İstiklal Harbi'nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Büyük Millet Meclisi'nin kıymetli üyelerini, kahraman Türk ordusunun tüm askerlerini rahmetle yad eden Erdoğan, "Her zafer gibi 30 Ağustos'un arkasında da gözlerini kırpmadan hayatlarını feda eden kahramanlarımızın cesaretleri vardır." diye konuştu.
Erdoğan, dört gün önce de Malazgirt'te Sultan Alparslan ve ordusunun zaferinin kutlandığını anımsatarak, "Bu coğrafyayı bize vatan kılmak için bin yıldır cepheden cepheye koşarak can veren, terörle mücadelede ve 15 Temmuz'da bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen tüm şehitlerimizi şükranla yad ediyorum. Şehitlerimizin hepsine Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize sıhhat ve afiyet temenni ediyorum." ifadelerini kullandı.
"Aydınlık bir ufuk açma gayreti"
Ecdattan alınan bu kutlu emaneti sonraki nesillere bırakmayı en önemli görev addettiklerine değinen Erdoğan, şunları kaydetti: "Bundan 97 yıl önce bir 30 Ağustos günü Anadolu'nun bağrına saplanmak istenen hançeri söküp atan atalarımız yepyeni bir ufuk açmışlardı. Biz de yürüttüğünüz mücadeleyle sonraki nesillerin önünde çok daha geniş, çok daha aydınlık bir ufuk açmanın gayreti içindeyiz. Gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonlarını miras olarak bırakmak için gece gündüz çalışıyoruz. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılı olan 2023 için belirlediğimiz hedefler, bu büyük vizyonların altyapısıdır. Birkaç yıllık gecikmeyle de olsa inşallah 2023 hedeflerimize mutlaka ulaşacağız. İşte o zaman Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle Türkiye'nin önünde yepyeni bir dönem açılmış olacaktır."
Her zaferin gerisinde bolca ter ve gerektiğinde dökülen kanlar olduğunu ifade eden Erdoğan, bugün yürütülen mücadelenin de kan ve terle yoğrularak ilerlediğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Kahraman güvenlik güçlerimiz, ülkemiz içindeki sarp dağlardan şehirlerin karanlık dehlizlerine, yurt dışında teröristlerin yuvanladığı inlere kadar bölgemizin tamamını adeta hallaç pamuğu gibi atıyor. Haluk Dursun Hocamızın dediği gibi evet bizler kesinlikle gerek Dicle'nin doğusunda gerekse Fırat'ın doğusunda kesinlikle kuzularımızı kurtlara kaptırtmayacağız, yedirmeyeceğiz. Kara, deniz, hava güçlerimiz ve diğer tüm savunma unsurlarımızın kalplerinde vatan sevgisi, dillerinde tekbir, eller tetikte ve gözler ufukta 24 saat görev başındadır.
Demokraside ve ekonomide güçlü Türkiye için yürütülen bu mücadelenin sembolü de tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet olarak ifade ettiğimiz Rabiamızdır. Hep söylediğimiz gibi bizim kimsenin tek karış toprağında gözümüz yoktur ama bizim kendi topraklarımıza dikilen gözlere, egemenlik haklarımıza uzanan ellere, istiklalimize ve istikbalimize yönelen tehditlere de en küçük bir tahammülümüz olamaz. Bugün Irak'ta, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de ve coğrafyamızın dört bir yanında verdiğimiz mücadelenin tek bir gayesi bulunuyor. Bu gaye, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin haklarını savunmak bunun yanında dost ve kardeş halkların güvenliklerini de temin etmektir, çünkü sınırlarımız ötesinde milyonlarca insanın hayatı ve evi tehlike altındaysa bizim burada huzur içinde yaşayabilmemiz mümkün değildir."
"Namus borcumuz kabul ediyoruz"
Türk milletinin dostları ve kardeşleri ateş çemberiyle çevriliyken buna sırtını dönecek, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyebilecek bir millet olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Dünyanın neresinde bir mazlum zulüm altındaysa bir mağdur kendisine uzanacak yardım eli bekliyorsa orada olmak inancımızın, kültürümüzün bir gereğidir. Bugün nasıl millet olarak ecdadımızın geride bıraktığı hayırlı hizmetlerle gurur duyuyorsak sonraki nesillere de benzer mirası bırakmayı namus borcumuz kabul ediyoruz. Bunun için zaferlerimizi sadece savaş alanlarındaki başarılarımızla toprakların fethini değil, aynı zamanda gönüllerin fethini de ifade eden dönüm noktaları olarak görüyoruz. Zaferlerimize ne kadar sıkı sahip çıkarsak, gönül kapılarını açma konusundaki başarılarımızı da o derece iyi hatırlar ve uygularız. Bayrağımızla girdiğimiz her yerde gerçekten samimi bir hüsnükabul ile karşılanıyor oluşumuzun sebebi işte budur. Çünkü biz öldürmek, yıkmak, yok etmek değil, yaşatmak, inşa etmek, ihya etmek için gideriz ve gereğini de yerine getiririz. Son dönemde Afganistan'dan Kosova'ya, Somali'den Bosna'ya kadar askerlerimizin görev yaptığı her yerde inşa faaliyetlerimiz güvenlik faaliyetlerimizin kat be kat üzerinde olmuştur."
TİKA'dan AFAD'a, Kızılay'dan Yurtdışı Türkler Başkanlığına kadar tüm kurumların Türk bayrağını dalgalandırdıkları her yerde aynı anlayışla faaliyet yürüttüğünü dile getiren Erdoğan, "Herkesin sömürmek, kendine bağımlı kılmak, askeri veya ekonomik lojistik ihtiyacını gidermek için gittiği yerlerde biz insanların hayatına dokunan kalıcı projeleri hayata geçirmek için çalışıyoruz. Bu bazen okul, bazen hastane, bazen ibadethane, bazen yollar, alt yapı, bazen su... İşte biz bunlar için varız. İşte bu şekilde adeta dişimizle tırnağımızla kurup geliştirdiğimiz gönül bağları sayesinde Türkiye 82 milyon nüfusu ve 81 vilayetinin çok ötesinde bir etki alanına ve güce sahip olmuştur." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gücün de desteğiyle hedeflere birer birer ulaşacaklarını, yeni zaferleri hep birlikte millete armağan edeceklerinin altını çizdi.
"Binlerce yıldır milletimizin onurunu en üstte tutmayı başardık"
"Hayalleri olmayan, hayallerini hedefe çeviremeyen, hedeflerini birer birer hayata geçiremeyen toplumların başka hayallerin malzemesi haline dönüşmesi kaçınılmazdır." diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Bizim milletimiz tarih boyunca hep büyük hayallerin, büyük hedeflerin peşinde koşmuş bunun için gece gündüz mücadele etmiştir. Bu sayede binlerce yıldır yaşadığımız her coğrafyada hürriyetimizi korumayı, devletimizi kurmayı, milletimizin onurunu en üstte tutmayı başardık. Sahip olduğumuz binlerce yıllık devlet tecrübesi bize kendimizi sürekli yenilememiz, gücümüzü hep diri tutmamız gerektiğini gösteriyor. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıktığımız sürece başarıdan başarıya koştuk. Ne zaman tefrikanın, fitnenin, husumetin pençesine düştüysek kaybettik. Bunun için Türk milletinin bileğini er meydanında bükemeyeceğini bilenler hep birlik ve beraberliğimize saldırmıştır. Son 200 yıldır başımıza gelenlerin tek sebebi işte budur. Ülkesi ve milleti yerine kendi küçük hesapları için çalışanlar elbette hiç eksik olmamıştır ama milletimiz bu küçük hesap sahiplerini hep tefrik etmeyi ve vakti saati geldiğinde dersini vermeyi bilmiştir."
Dünyanın ve bölgenin, etkisi belki asırlar boyu sürecek bir yeniden yapılanma döneminden geçerken, ülkede birilerinin yine aynı hesapların peşinde olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Türkiye sınırları boyunca gerçekten kahramanca bir mücadele veriyor, birileri teröristlerin ve onların arkalarındaki güçlerin ağzıyla buna gölge düşürmeye çalışıyor. Türkiye Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs'ta büyük bir siyasi ve ekonomik mücadele içinde ama buna birileri karşımızdakilerin tezleri ile karşı çıkıyor. Türkiye siyasi, ekonomik ve askeri olarak kuşatılmaya çalışılıyor, bazıları sırf kendi pastalarını büyütmek için hasımlarımızın değirmenlerine su taşıyor. Gerçi biz aynı zihniyeti bir asır öncesinden de biliyoruz.
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Ankara'da İstiklal Harbini yürütürken kimlerin nasıl manda peşinde koştuklarını unutmadık. Ordularımız düşmana karşı cephede savaşırken birilerinin arkada nasıl çapulculuk yağmacılık peşinde koştuklarını da gayet iyi hatırlıyoruz. Ama sonuçta ne mandacılar, ne çapulcular, ne de yağmacılar kazanmıştır, kazanan milletimizin istiklal mücadelesi olmuştur. Bugün de kim hangi yalpayı yaparsa yapsın, kim nerede saf tutarsa tutsun kazanan milletimiz olacaktır. Milletimizle birlikte bu mücadeleyi yürütenler olacaktır. Hiç endişeniz olmasın bir oldukça beraber oldukça, iri oldukça oldukça, diri oldukça, kardeş oldukça hep birlikte Türkiye oldukça, Allah'ın izniyle zafer bizimle beraber olacaktır."