Türkiye'de üretimine 55 yıl önce başlanan Anadol otomobile merak duyan Mehmet Altunbaş, 1979 yılında bu araçlardan alarak Trabzon'da dolmuşçuluk yapmaya başladı.
Mehmet Altunbaş'ın 1986'da vefat etmesinin ardından bu araca oğlu Mustafa Altunbaş sahip çıktı. Altunbaş da bir süre baba mesleğini devam ettirdikten sonra işi bıraktı ve Anadol'u garaja çekti.
Daha sonra Mustafa Altunbaş'ın çocukları Turgay ve Mehmet Cemal Altunbaş, Bursa'da dededen kalma Anadol'un tüm bakımlarını tamamlayıp eski ihtişamıyla korudu. İçlerindeki Anadol sevdasını daha da ileri taşıyan Altunbaş kardeşler, bu araçlardan daha fazla alarak bakım onarımlarını yapıp daha iyi duruma getirmeye başladı.
Yarım asırlık araçları klasik görünümüne kavuşturan kardeşler, ayrıca otomobillere "uzaktan çalıştırma", "far sensörü", "hız sabitleyici", "parmak okuyucuyla çalıştırma", "otomatik cam" gibi birçok teknolojik donanım ekledi.
Kardeşlerin gözü gibi baktığı araçlar, Bursa trafiğinde görenlerin ilgisini çekiyor.
Makine mühendisi Turgay Altunbaş (31), işinden kalan zamanlarda Anadol otomobillerle ilgilendiğini söyledi.
Altunbaş, çocukluğunun Anadol otomobillerin içinde geçtiğini belirterek, "Öyle sonradan başlayan bir sevda değil, sevdanın içinde büyüdük adeta. Dededen yadigar kalan aracımız dedemden babamıza geçti. Babamız bir süre dolmuşçuluk yaptıktan sonra mesleği bırakınca araç bize kaldı. Bakalım bizim çocuklarımız buna nasıl bir ilgi duyacak? Ona göre araç nesilden nesle şekillenerek gidecek." diye konuştu.
İlk aracın alınış öyküsünü anlatan Altunbaş, dedesinin ilk Anadol'u İstanbul'dan Trabzon'a gemiyle getirdiğini ifade etti.
Alım şartlarını, ödemelerini kendine uydurarak bu şekilde bir serüvenin başladığını dile getiren Altunbaş, "Eve geldiğinde şoförlüğü de çok iyi olmadığı için kapalı bir garaj yapıyor ve araç uzun süre garajda kalıyor. Almanya'daki kızına da mektup yazıyor, 'Kızım ehliyetimi aldım, inşallah araba kullanmayı da öğreneceğim' diye." ifadesini kullandı.
"Bu araçları adeta güncel araçlarla yarıştırıyoruz"
Altunbaş, çocukluklarında iç içe oldukları bu araçlara olan tutkularının büyüyünce devam ettiğini vurguladı.
Zamanla hobilerini ileri taşıyarak Anadol kullanan başka sürücülerle tanıştıklarını aktaran Altunbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Satılık birkaç araç gördük, 'Bunu alabilir miyiz?' diye baktık. Araçların hikayelerine, geçmişlerine baktık. Derken ikinci aracı aldık. O andan itibaren gerisi çorap söküğü gibi geldi. 'Yanına bir tane daha alalım' dedik, yeşil olsun, beyaz olsun, tek kapı olsun, hadi bir kamyonet bir de steyşın derken seri böyle uzadı gitti. Toplamda 13 araçlık bir garajımız mevcut. Yarım asırlık otomobillere güncel dokunuşlar yapıyoruz. Gerek mekanik bakımları olsun gerekse üzerine yüklediğimiz teknolojik parçalar ve farklılıklar olsun, bu araçları adeta güncel araçlarla yarıştırıyoruz. Bunlar halen trafikte ilerleyebilecek düzeyde. Zaten araçlarımız muayenelerin hepsinden eksiksiz bir şekilde geçiyor ve bu araçları trafikte aktif olarak kullanabiliyoruz."
Altunbaş, özellikle milli bayramlarda Anadol otomobil sahipleriyle buluştuklarında araçlara yoğun ilgi gösterildiğini sözlerine ekledi.
"Elektrikli araçlarda bulunan otonom sistemleri dahil etmek istiyorum"
Makine teknikeri Mehmet Cemal Altunbaş (34) da hem hobi edinmek hem de kendilerini geliştirmek için böyle bir uğraşıya başladıklarını belirtti.
Araçlara güncel donanımlar eklediklerini dile getiren Altunbaş, şunları kaydetti:
"Ben aracımı günümüz şartlarına uyarlamak için 'Neden bu araba kendi kendine yürümesin, neden otomatik olmasın?' diyerek günümüz şartlarına uyarladım. Otomatik bagaj açma ve kapama özelliği, otomatik cam, uzaktan kumanda ve telefonla ya da internet bağlantısıyla aracı uzaktan çalıştırma özelliği koydum. Bu durumu biraz daha geliştirerek aracı kumanda ile bir yere gönderebilme ve elektrikli araçlarda bulunan otonom sistemlerini dahil etmek istiyorum."