UNESCO'nun 75. ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun 70. kuruluş yılında "UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 5. Büyük Buluşması" Toplantısı video konferans yöntemiyle düzenlendi.
Toplantıya Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz'un yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
Kıran, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin kurucu üyeleri arasında bulunduğu UNESCO'nun bu yıl 75. kuruluş yılını kutladıklarını belirterek, "UNESCO içindeki konumumuzu her geçen yıl daha da ileri taşıyoruz. Örgüte katkılar bakımından ön sıralarda yer alıyoruz." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, UNESCO'nun geleceğini şekillendiren oluşumlarda ve karar alma mekanizmalarında etkin şekilde temsil edildiğine dikkati çeken Kıran, Türkiye'nin halen UNESCO Yürütme Kurulu Üyesi olduğunu ve 2021-2025 için bir kere daha adaylığını ilan ettiğini anımsattı.
Kıran, Türkiye'nin 2023-2027 dönemi için de Dünya Miras Komitesine adaylığını koyduğunu hatırlatarak, "Dünya Mirası ve Somut Olmayan Kültürel Miras listelerindeki varlıklarımızın sayısını artırdık, bu listelere yeni eklemeler yapmak amacıyla çalışıyoruz." diye konuştu.
"UNESCO'daki etkinliğimizi artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz"
Türkiye'nin, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde 18 varlığının bulunduğunu söyleyen Kıran, "İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ndeki varlıklarımızın sayısı da geçtiğimiz yıl 'Geleneksel Türk Okçuluğunun' eklenmesiyle 18'e yükseldi." dedi.
Kıran, bu yıl, UNESCO Kutlama Programı'na kabul edilen Bilge Tonyukuk Anıtı'nın inşasının 1300. yılını kutladıklarını da hatırlatarak, "Gelecek yıl medeniyetimizin köşe taşlarından Hacı Bektaş Veli'nin vefatının 750. yıl dönümü, Yunus Emre'nin vefatının 700. yıl dönümünü ve Ahi Evran'ın doğumunun 850. yıl dönümünü anacağız." ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanlığının bütün bu konularda ilgili kurumlarla iş birliği içinde Türkiye'nin UNESCO'daki etkinliğini artırmak için çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulayan Kıran, UNESCO faaliyetlerinde özverili çalışmalarıyla desteklerini esirgemeyen başta Türkiye Milli Komisyonu olmak üzere tüm paydaşlara tebriklerini iletti.
Kıran, "Milli Komisyonumuz, UNESCO paydaşı kurumlarımızı tek çatı altında buluşturarak, örgüt faaliyetlerinde itici bir güç oluşturmuştur. Bu çalışmalarında Milli Komisyona her türlü desteği vermeye devam edeceğiz." dedi.
"İnsan odaklı ve inisiyatif almaktan çekinmeyen bir yaklaşım"
Kıran, bu yıl sonu itibarıyla Türk dış politikasında hem sahada hem masada güçlü diplomasi anlayışıyla farklı coğrafyalardaki etkinlikleri artırdıklarına değinerek, "Dış politikada önceliğimiz, insan odaklı ve inisiyatif almaktan çekinmeyen bir yaklaşımı hayata geçirmektir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin hem bölgesinde hem dünyada barışa, refaha ve istikrara katkı sağlamak için çalıştığının altını çizen Kıran, şöyle devam etti: "Milli gelirimizin yüzde 1,15'ini oluşturan toplam 8,5 milyar dolarlık kalkınma yardımlarımızla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyoruz. Aynı zamanda milli gelirimizin yüzde 1'i oranında toplamda 7,5 milyar dolarlık insani yardım yapan Türkiye, dünyanın en cömert ülkesidir.
Dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Merkezini (OCHA) Cenevre'den İstanbul'a taşımak için çalışmalarımız son aşamaya geldi. İstanbul’un BM'nin önde gelen merkezleri arasında yer alması için faaliyetlerimizi sürdüreceğiz."
"Denge gözetmek durumundayız"
Kıran, küresel ölçekte karşılıklı anlayış ve iş birliğinin son derece önemli olduğu bir dönemden geçildiğine işaret ederek, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı ve ayrımcılık gibi tehditlerin başta Avrupa olmak üzere dünya genelinde ne yazık ki zemin kazandığına dikkati çekti.
Bu tehditlerin, özü itibarıyla kültürel ırkçılığın çeşitleri olduğunu ifade eden Kıran, "Son olarak Başakşehir-Paris Saint Germain maçında Başakşehir'in Yardımcı Antrenörü'ne yapılan ırkçı saldırı, buna bir örnektir. Uluslararası toplumun bir bütün olarak bu tehditleri önlemeye dönük iş birliğini artırması gerekiyor." dedi.
Maalesef bazı Avrupalı siyasetçilerin, oy kaygısı uğruna aşırı sağcı akımları desteklemelerinin, Avrupa'da İslam ve Türk karşıtlığını tehlikeli boyutlara getirdiğinin altını çizen Kıran, ortaya atılan "Avrupa İslamı", "Aydınlanmış İslam" gibi yanlış, saçma ve içi boş kavramların, sadece Türkiye'de değil tüm İslam dünyasında haklı bir tepkiye sebep olduğunu kaydetti.
Kıran, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dinimize ve kutsallarımıza yönelik bu saldırılar karşısında sessiz kalmayarak, en üst düzeyde tepkimizi ortaya koymamız bazı çevreleri rahatsız etti. İfade özgürlüğü ile din ve vicdan özgürlüğü arasında bir denge gözetmek durumundayız. Dini değerlere ve kutsallara hakaretin ifade özgürlüğü olduğunu savunmak kabul edilebilir olmadığı gibi, nefret suçlarının da önünü açmak, teşvik etmek bunu meşru görmek anlamına gelir. Avrupa'daki sağduyu sahibi dostlarımızla bu konuları ele alıyoruz, almaya da devam edeceğiz."
"Uluslararası kuruluşlardaki mevcudiyetimizi daha da güçlendirmeyi istiyoruz"
Kıran, son 6 aydır Ayasofya ve Kariye camilerinin ibadete açılmasından rahatsızlık duyan bazı çevrelerin, özellikle uluslararası kuruluşlarda Türkiye aleyhine girişimlerde bulunduğuna şahit olduklarını belirtti.
Ecdat yadigarı kültürel miras üzerindeki tasarruf yetkisinin, yalnızca aziz Türk milletinde olduğunu söyleyen Kıran, "Bu konudaki duruşumuz nettir. Altında imzamız bulunan uluslararası sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülüklerimizin bilincinde olduğumuzu da tüm dünyaya açık biçimde gösterdik. Dirayetli ve ilkeli tutumumuzla ülkemize karşı girişimleri bertaraf ettik." diye konuştu.
Bu teşebbüslerin, Türkiye'nin uluslararası örgütlerdeki etkinliğinin daha da artırılması için kendilerini teşvik ettiğini dile getiren Kıran, "Cumhuriyetimizin 100. yılına ve 2023 hedeflerimize yaklaşırken, uluslararası kuruluşlardaki mevcudiyetimizi daha da güçlendirmeyi istiyoruz." dedi.
Kıran, Türkiye'nin, UNESCO sekretaryasında 4 personelle temsil edildiğini hatırlatarak, "Bu önemlidir ancak yeterli değildir. UNESCO'daki gücümüz ve ağırlığımız bundan çok daha fazlasını gerektiriyor. Bu nedenle UNESCO'da daha fazla Türk personel istihdam edilmesini teşvik ediyoruz." ifadesini kullandı.
"Bu toplantı, Genel Konferansa hazırlık mahiyeti taşıyor"
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Oğuz da her yıl yüz yüze yaptıkları büyük buluşma toplantısını, bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle çevrim içi yapmak zorunda kaldıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bizim bu toplantımızın temel amacı, uluslararası düzeyde UNESCO tarafından 'Genel Konferans' adıyla yapılan ve sonu tek rakamla biten yıllardaki genel konferanslara bir nevi hazırlık anlamında, ulusal genel konferansımız niteliğini taşıyor.
Eğitim, doğa bilimleri, sosyal bilimler, kültür, bilgi ve iletişim alanlarında Türkiye'nin alabileceği pozisyonları, kararları, düşünceleri bir şekilde UNESCO'ya aktarmak, orada oluşan bilgi ve deneyimleri Türkçeye çevirmek, Türkçede değerlendirilmesini sağlamak amacıyla böyle bir toplantıyı yapıyoruz."
Oğuz, hazırlık mahiyeti taşıyan söz konusu toplantının, Türkiye'nin genel anlamda UNESCO'yu değerlendirmesi ve yorumlaması açısından kendilerine katkı sağladığını da sözlerine ekledi.