Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Başkanı Kazım Türkmen yayınladığı üç aylar ve Regaib Kandili mesajında, “Regaib kandilinin, içinde yaşadığımız coğrafya, ülkemiz ve tüm dünya için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, bizleri her türlü kötülüklerden ve olumsuzluklardan muhafaza etmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum” dedi.
Mübarek Ramazan ayını müjdeleyen, o rahmet mevsiminin ruha safa veren kokularını bizlere hissettiren üç aylara girmiş olmanın sevincini yaşamaktayız. Her yıl, Recep ayının girmesiyle birlikte gönüllerimize yeniden bir cemre düşer. Sevgi, merhamet, fedakârlık, hoşgörü, yardımlaşma ve dayanışma tohumları bu ayda yeniden ekilir. Ekilen bu tohumlar Ramazan’ın gelişiyle birlikte rahmet yağmurlarıyla sulanır. Yürek tarlasında büyüyen filizler ağaca dönüşür, çiçek açar, meyveye durur. Bayram, işte bu meyvenin toplanarak hep birlikte yenilmesinin adıdır.
Sevgili Peygamberimizin, Receb ayının girmesiyle birlikte Kur’an ayı Ramazan’dan büyük ölçüde istifade edebilmek için birtakım manevi hazırlıklar yaptığını biliyoruz. Onun öncelikli niyetinin ve nihai gayesinin ne olduğunu, yapmış olduğu şu duadan anlıyoruz: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda bereketli eyle ve bizi Ramazan’a ulaştır!” (Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/259) Bu hadis-i şerif bizlere; bugünden itibaren kaybettiğimiz veya arka plana attığımız kulluk şuurunu yeniden kazanmanın ve bu şuuru ilk sıraya taşımanın sancısını hissetmemiz gerektiğini öğretir.
Başka bir hadis-i şerifinde peygamberimizin Recep ayını Allah’a, Şaban ayını kendisine, Ramazan ayını ise ümmetine izafe etmesi oldukça manidardır. Recep ayı Allah’ın belirlediği haram ay olması hasebiyle Allah’ın ayıdır. Şaban ayı ise, peygamberimizin Ramazan’ın manevi hazırlıklarını zirveye taşıyarak bizzat sahiplendiği bir aydır. Ramazan ayı ise; insanların birbirleriyle kaynaştığı, bedensel açlık yaşayanların ekmeğe-aşa kavuştuğu, manevi açlık yaşayanların gök sofrası olan vahiyle buluştuğu muhteşem bir imkân ayıdır.
Receb ayı aynı zamanda haram/dokunulmaz aylardandır. İslam’a göre yılın her zamanında barış ve hoşgörü ortamı öngörülmekle birlikte bu haram aylarda insan hayatına ve can güvenliğine çok daha fazla dikkat edilmesi gerektiği açıktır. Haram aylar, insanlar arasındaki buzları eritmeye, uzakları yakın etmeye, yıkılan köprüleri tamir etmeye birer vesiledir. Müslüman, barışsever insandır. Müslüman, gayesi dünya barışı olan insandır. Müslüman, savaştan, kaostan ve terörden nefret eden insandır. Müslüman, huzursuzluğun ve tedirginliğin değil, sükûnetin ve mutluluğun mimarıdır. Nebimizin ifadesiyle Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının güvende olduğu insandır. (Buhârî, Îman 4)
Ramazan ayındaki yoğun kulluk mücadelesini iyi değerlendirmemiz gerekir. Allah Rasulünün ibadet temposundaki artışı dikkate aldığımızda asıl hedefin, Ramazan mektebine manen zinde, fikren olgun, bedenen hazır girmek olduğu anlaşılır. 27.02.2020 tarihinde kadınıyla-erkeğiyle, genciyle-yaşlısıyla, çoluğuyla-çocuğuyla hep birlikte idrak edeceğimiz Regaib Kandili, bu konudaki duyarlılığımızın başlangıç noktasını oluşturacaktır.
Regaib kandili bizlere, arzu ve isteğimizin merkezinde Rabbimizin rızası olması gerektiğini tekrar hatırlatır. Hayatın merkezine Rabbimizi koyduğumuz ve O’nun yörüngesinden ayrılmadığımız ölçüde hayatımız bereketlenir.
Allah’ın yörüngesinde dönmeyen, onun belirlediği rotayı takip etmeyen insanların kendilerine ve çevrelerine nasıl zararlar verdiğini, yuvaları yıkıp, dünyayı bir tür cehenneme çevirdiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Tesadüfen aynı renk kravat takmanın bile iki kişi arasında garipsendiği bir dünyada, herkesin aynı düşünceye, aynı bakış açısına ve aynı beklentilere sahip olması gerektiğini savunmak, en basit ifadeyle cahillikten başka bir şey değildir.
Kur’an ayına yaklaşırken, Allah ile iletişime geçmenin sevincini yaşayan Allah Rasulünün heyecanı kaplamalı içimizi. Yüreğimizin mahyalarına “Tut bizi ey oruç” yazmalı; Kur’an ile irtibatımızı aktif tutarak, ömre bedel birçok kadir gecelerine ev sahipliği yapmalıyız.
Ülkemizde yaşadığımız depremler, ocaklara düşen ateşler, dünyayı etkileyen virüsler, huzuru bozmaya çalışan saldırılar, baskınlar, taşkınlıklar… Tüm bu olan biten olumsuzluklara rağmen feraset ve basiretimizi, sağduyu ve soğukkanlılığımızı muhafaza etmeli, umudumuzu yitirmemeli, elimizden geleni yaptıktan sonra sonucunu Allah’a bırakmalı, sonundaki selamete kavuşmak için sabrımızı hiçbir zaman avuçlarımızda düşürmemeliyiz.
Recep ayının ve perşembe akşamı büyük bir coşkuyla idrak edeceğimiz Regaib kandilinin, içinde yaşadığımız coğrafya, ülkemiz ve tüm dünya için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, bizleri her türlü kötülüklerden ve olumsuzluklardan muhafaza etmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.