Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
Erdoğan, yaptığı konuşmada, İzmir depreminin hemen ardından başlatılan arama kurtarma çalışmalarının sona erdiğini anımsattı.
Depremde 114 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 1035 kişinin yaralandığını hatırlatan Erdoğan, yaralılardan 999'unun taburcu olduğunu, 36 vatandaşın tedavisinin sürdüğünü belirtti.
Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, tedavisi sürenlere de acil şifa dileyen Erdoğan, deprem anından itibaren arama, kurtarma, enkaz kaldırma, hasar tespiti, sağlık hizmetleri ile barınma ve gıda destekleri başta olmak üzere depremzedelerin tüm ihtiyaçlarının eksiksiz karşılandığını söyledi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyelerinin ve sivil toplum kuruluşlarının hepsinin bölgede seferber olmak suretiyle bu işi yakından takip ettiklerini vurguladı.
Günlerdir canla başla çalışan tüm kamu ve sivil toplum kuruluşu mensuplarına şükranlarını sunan Erdoğan, "Enkaz kaldırma çalışmaları en kısa sürede tamamlanacaktır. İnşallah bir ay içinde de deprem konutlarının yapımına başlayacağız. Önümüzdeki yıl bitmeden hak sahiplerine evlerini teslim etmiş olacağız. Şu andaki yol haritamız bu." ifadelerini kullandı.
Ana muhalefete "enkaz kaldırma" eleştirisi
Yaşanan her felaketin bir ders olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne yazık ki ana muhalefetin başındaki zat, 5. gün oraya yapmış olduğu turistik seyahatte, '5 gün oldu, hala enkazlar kaldırılmadı' diyor. Eğer enkaz kaldırmada bir yarışın içerisine girilmiş olsaydı 5. gün enkaz altından çıkarılan o yavru nasıl çıkarılacaktı? Yani bir işi bilirsin konuşursun ama bilmediğin iş hakkında niye konuşursun? Sus da adam sansınlar. Düşünebiliyor musunuz? İzmir milletvekilisin, şöyle bir uğrayıp, günübirlik gidip dönüyorsun. Senin orada başından sonuna kadar kalman lazım. O ilin milletvekilisin ya. Bunu da yapmıyorsun, orada hayatını her şeyini feda etmeye hazır olan bakan arkadaşlarım ve sivil toplum kuruluşlarımızla ilgili ileri geri konuşuyorsunuz. Hatırlayın, Kızılay ile ilgili de 'Bir tane Kızılay çadırı görmedim' demişti. Malatya'daydı galiba, Elazığ'da. Şimdi burayla ilgili de Kızılaya verdiler, veriştirdiler. Kızılay, AFAD tüm imkanlarıyla orada."
Erdoğan, Kızılay ve AFAD'ın yaklaşık 4 bine yakın çadırla İzmir'de hazır olduğunu, yoğun şekilde çadır kurulumlarının yapıldığını dile getirdi.
Süreci çadırda geçirmek isteyen vatandaşlara "Hayır, çadır yok" denmediğini belirten Erdoğan, "Kredi Yurtlar Kurumuzun (KYK) yurtlarını da biz bu konuda tamamen oraya geçmek isteyen vatandaşlarımıza onları da hazır hale getirdik. İsteyen vatandaşlarımız KYK yurtlarında kalabilirdi ama vatandaşlarımız oraları pek tercih etmediler. Çadırları daha çok tercih ettiler Allah'tan ki havalar ciddi manada soğumuş değil. Hangi imkan istenirse bunlar sağlandı." diye konuştu.
Erdoğan, yaşanan her felaketin Türkiye'nin deprem kuşağında olduğunu ve her an yeni sarsıntılarla karşılaşılabileceğini hatırlattığını dile getirdi.
Deprem mevzuat düzenlemeleri
Ülkede bu konudaki miladın 1999 depremi olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: "En yakını olarak 1999'u söylüyorum. Yoksa bu işin çok daha gerisi var. Erzincan depremi, Erzurum depremi, Çaldıran, Iğdır, Lice, Bingöl, Gediz. Bunlar çok daha önceleri. Erzincan depreminde 33 bin vatandaşımız rahmetli olmuştu. Şu anda CHP sözcüsünün dedesi de o zaman İçişleri Bakanıydı. 33 bin vatandaşımız o zaman ebediyete irtihal ettiler. Kalkıp da şöyle geriye bakıp neler olmuş bunu sorgulama hassasiyetini göstermeyen bu zihniyet şimdi kalkıyor bu yalan yanlış ifadeleri kullanabiliyor. Büyük Marmara Depremi'nin ardından başlanan mevzuat düzenlemelerini hükümetlerimiz döneminde geliştirerek sürdürdük. Farklı kurumlara dağılmış imkan ve yetkileri bir araya getirerek her depremde en ön safta yer alan AFAD'ı biz kurduk. Niye? İstedik ki bütün bu STK'leri bir araya getirelim ve buralarda, etki alanlarında bir zafiyet oluşmasın."
"1 milyon 400 bin metrekare alan rezerv konut için tahsis edildi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyelere ve TOKİ'ye konut üretimi ve yenilenmesi konusunda çok önemli yetkiler verdiklerinin altını çizdi. Şu anda İzmir ile ilgili süratli bir adım daha attıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Nedir o? Elimizde, stoklarımızda 1000 konteyner vardı. Şimdi biz o 1000 konteyneri İzmir'de kullanıyoruz, kullanacağız. Vatandaşlarımızı o konteynerlerde iskan edeceğiz. Bu arada da inşaatlarımız başlıyor. Biz gelene kadar sadece 43 bin konut yapan TOKİ'nin, 18 yılda tamamladığı, halen inşa ettiği ve projelendirdiği 975 bin konut ülkemizde bu alanda çok büyük bir devrimdir. Bu şekilde başlayan konut atılımı, özel sektöründe gayretleriyle ülkemizde önemli bir dönüşümün gerçekleşmesini sağlamıştır. Ancak hala dönüştürmemiz gereken 6,7 milyon konut bulunuyor. Bakın şu anda İzmir ile ilgili bu malum depremin olduğu bölge, sulak bir bölge. Biz şimdi tarım orman hayvancılığa ait bir bölgeyi, 1 milyon 400 bin metrekare, burayı rezerve alan olarak şu anda yapılacak konutlara tahsis ettik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız o 1 milyon 400 bin metrekarelik alanda inşaatlara başlayacak. İstiyoruz ki zemin sorunu olmasın. Bütün oradaki zeminle ilgili etütler yapıldı. Adımlarımız buna göre atılıyor. Genişleme noktasında daha farklı rezerv alanlarını oluşturmanın gayreti içerisindeyiz. Bütün bunlardan öncelikli olarak belirlediğimiz 1,5 milyon konutu önümüzdeki 5 sene içinde inşa etmeyi planlıyoruz."
"TOKİ vasıtasıyla bu yıl 100 bin konutun inşasına başladık"
Erdoğan, TOKİ vasıtasıyla bu yıl 100 bin konutun inşasına başladıklarını hatırlattı.
Gelecek yıl 100 bin konutun inşasına daha başlayacaklarını dile getiren Erdoğan, 59 ildeki 268 riskli alan ile 67 ildeki rezerv yapı alanlarıyla ilgili çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
Riskli yapı olarak ilan ettikleri 688 bin birimin 670 binindeki tahliye ve yıkımları tamamladıklarını anlatan Erdoğan, "Devlet olarak şu ana kadar riskli yapı tespiti yapılan 1 milyon 395 bin bağımsız birimdeki kentsel dönüşüm çalışmaları için 5 milyon vatandaşımıza yaklaşık 15,5 milyar liralık destek verdik. Hiçbir meblağ insanımızın canından daha kıymetli değildir. İstanbul başta olmak üzere deprem riskinin yüksek olduğu şehirlerimizde bu süreci hızlandırmamız gerektiği anlaşılıyor." diye konuştu.
"Tabii bu sadece kamunun imkanları ile olacak bir iş değildir." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletimizin de oturduğu binanın depreme dayanıklılığını tespit ettirmesi, şayet bu konuda herhangi bir sıkıntı varsa, gerekiyorsa kendisi de üstüne biraz koyarak hızla sağlam bina inşası için harekete geçmesi gerekiyor. Ülkemizi deprem başta olmak üzere tabii afetlere hazırlıklı hale getirmek için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Bunun yanında deprem sonrasında devreye girecek afet ve acil durum yönetimi planlarını sürekli güncelliyoruz. Dikkat edilirse artık depremlerin ve diğer tabii afetlerin ardından çok hızlı ve etkin bir müdahaleyle vatandaşlarımızın yanında yer alıyoruz. AFAD'dan UMKE'ye, belediyelerimizden sivil toplum kuruluşlarımıza kadar her kurumumuz kendi görev alanında çok güçlü bir alt yapı ve yetişmiş insan kaynağına kavuşmuştur. Eskinin kargaşa ve çaresizlik görüntülerinin yerini düzenli, disiplinli ve bilinçli bir arama kurtarma, yardım destek faaliyetleri almıştır. Bir kez daha İzmirli kardeşlerime geçmiş olsun diyor, Rabbimden ülkemizi her türlü afetten muhafaza eylemesini diliyorum."
1 milyon yeni üye 1 milyon fidan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım Salı gününün AK Parti'nin iktidara gelişinin 18'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Bu vesileyle yıl içinde yaptığımız 1 milyon yeni üyemizi bütünüyle temsilen bir milyon fidanı toprakla buluşturmayı hedeflemiştik. Ancak İzmir depremi sebebiyle bu programın tören kısmını iptal ettik. 1 milyon fidanı toprakla buluşturma çalışması ise şu anda devam ediyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda her 3 Kasım'da 1 milyon yeni üyeyi temsilen 1 milyon fidanı toprakla buluşturmayı sürdüreceğiz." dedi.
AK Parti'nin Türkiye'nin en çok üyeye sahip siyasi partisi olduğuna işaret eden Erdoğan, "Diğer partilerin tamamının üye sayılarını toplayın 3'le, 5'le çarpın yine de AK Parti'ye yetişemiyor. Madem AK Parti milletin partisidir, madem AK Parti'yi kuran da yaşatan da millettir, öyleyse üye sayımızın da sürekli artması gerekir. İşte bu anlayışla 2020'ye girerken 2023 yılına kadar her yıl 1 milyon yeni üye hedefiyle kolları sıvadık. Hamdolsun AK Parti'nin 19 yıllık tarihindeki en yüksek yeni üye kaydını gerçekleştirmek suretiyle bu yılki 1 milyon yeni üye hedefimize şu an itibariyle ulaşıyoruz." diye konuştu.
Salgın şartlarının getirdiği zorluklara rağmen şu anda 11 milyon 200 bin üye sayısını yakaladıklarının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti: "Öyle ki üyelerimiz kollarını açarak el ele verseler rahatlıkla Türkiye'nin bir ucundan bir diğerine insan zinciri oluşturabiliriz. Tabii 1 milyon yeni üye, 11 milyon 200 bin toplam üye deyip geçmemek gerekiyor. Her şeyden önce bu tablo milletimizin geleceğini hala AK Parti'de gördüğünün işaretidir. Türkiye'nin en geniş toplumsal tabanına sahip partisi sıfatıyla milletimizin güvenine layık olma sorumluluğunu da üstlenmiş bulunuyoruz. Ayrıca buradaki her bir rakam bir insandır, bir candır, bir yürektir, bir dünyadır, bir umuttur."
Üyelerden bir kısmının parti binalarına gelerek bizzat kendilerinin kayıtlarını yaptırdığını ancak çoğunun ise ev ya da iş yerlerine yapılan ziyaretlerde yapılan görüşmelerde gönülleri kazanılarak üye olmalarının sağlandığını anlatan Erdoğan, "Bazıları da bu rakamı gözlerinde büyütebilir ama girdiği seçimlerde aşağı yukarı her iki kişiden birinin oyunu alan bir partinin üye sayısının her 7 kişiden birine ulaşmış olması gayet tabiidir. Hedefimiz nasıl bu ülkedeki her bir seçmenin oyunu özellikle alabilmekse aynı şekilde 18 yaşını doldurmuş her bir kardeşimizi de partimizin üyesi olarak görmek istiyoruz." dedi.
Erdoğan, kendilerinin insanların parti binalarına gelmesini bekleyen bir anlayışta asla olmadıklarını ve olmayacaklarını belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Her kesimden insanımızın evine, iş yerine, hayatını geçirdiği yerlere her gün bizzat gitmeliyiz. Buralarda onlarla muhabbet etmeli, dertlerini, sıkıntılarını dinlemeli, mümkünse bunlara çözüm üretmeli, değilse insanımızın gönlünü almalı kendi yaptıklarımızı onlara anlatmalıyız. Telefonumuz 24 saat açık olmalı ve o anda cevap veremediğimiz her çağrıya muhakkak geri dönüş yapmalıyız. Milletle arasına duvar ören, kendini ulaşılamaz bir yere konumlandırmış, hele hele insanları küçümseyen bir AK Parti yöneticisi varsa bulunduğu yerde, özellikle söylüyorum, fuzuli şagil, yani haksız işgalci demektir. AK Parti'nin hiçbir il başkanı, ilçe başkanı, yöneticisi, belediye başkanı, milletvekili velhasıl hiçbir temsilcisi milletten kopuk olamaz, kopuk yaşayamaz."
Kendileri için üye sayısının sadece bir skor olmadığına dikkati çeken Erdoğan, "Partimize kazandırdığımız her yeni üyeyi büyük ve güçlü Türkiye mücadelemizde bize katılmış bir gönüldaş olarak görüyoruz. Aynı şekilde seçimlerde aldığımız oy da sadece bir orandan ibaret değildir. Sandıktan AK Parti'ye çıkan her oyu büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında bir tuğla olarak kabul ediyoruz. İnşallah hep birlikte üye sayımızı sürekli daha yükseğe çıkarmak, bir başka ifadeyle her gün yeni gönüller kazanmak için daha çok çalışacak, daha çok gayret göstereceğiz." ifadelerini kullandı.
"AK Parti'nin büyümesi demek Türkiye'nin büyümesi demektir"
Erdoğan, hayat akıp giderken, dünya değişirken, Türkiye sürekli daha ileriye giderken AK Parti'nin yerinde saymasının beklenemeyeceğini dile getirdi.
Politikalar geliştirip, teşkilatları yenileyip, çalışma şekillerini yeni döneme uyarlayıp, millete daha çok hizmetler sunmanın gayreti içinde olduklarını belirten Erdoğan, teşkilatlar arasındaki yeni üye yarışının "hayırda yapılan bir yarış" olduğunu söyledi.
"AK Parti'nin büyümesi demek Türkiye'nin büyümesi demektir. AK Parti'nin güçlenmesi demek milletimizin güçlenmesi demektir." diyen Erdoğan, AK Parti'nin başarılı olması demenin, gözünü ve kalbini kendilerine yöneltmiş tüm dostların umutlarının artması demek olduğunu vurguladı.
Erdoğan, 19 yıl önce "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' sözünü söyleyerek çıktıkları yolda bugün bu noktada olduklarına işaret ederek, "Bugün de özünde 19 yıl önce söylediklerimizi tekrarlıyoruz, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." ifadelerini kullandı.
Milletin özlemlerinden ve taleplerinden doğan AK Parti'nin, sadece millete yaslanan bir parti olduğunu söylediklerini belirten Erdoğan, "AK Parti'nin mayasını milletin attığını, hamurunu milletin yoğurduğunu, kumaşını milletin dokuduğunu söylüyoruz. Sırtını millet dışında herhangi bir güce, beşeri planda söylüyorum, odağa, yapıya dayayanlar siyaset sahnesinden yok olup gittiği halde AK Parti'nin 19 yıldır dimdik ayakta kalmasının sırrı işte budur. Nereden geldiğimizi, nerede durduğumuzu ve nereye gittiğimizi iyi bilmek mecburiyetindeyiz." diye konuştu.
Kuruluş yıl dönümü toplantısında dile getirdiği, "İnsanlık tarihine büyük yürüyüşler yön vermiştir." sözlerini tekrarlayan Erdoğan, Hazreti İbrahim'in Harran'dan Filistin'e yürüyüşü, Hazreti Musa'nın Mısır'dan Kızıldeniz kıyılarına yürüyüşünün de böyle bir yürüyüş olduğuna değindi.
Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye yürüyüşünün de tarihin akışını değiştiren böyle bir yürüyüş olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: "Horasan erenlerinin Anadolu'ya Balkanlar'a Avrupa işlerine yürüyüşü sevgi ve hoşgörü ikliminin bu beldelerde yayılmasını sağlamıştır. Sultan Alparslan'ın Malazgirt ovasına, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul surlarına, Yavuz Sultan Selim'in Sina Çölü'ne yürüyüşlerinin her biri büyük değişimlerin sembolleriydi. Tarih boyunca insanlığa yeni istikametler kazandıran milletimiz, AK Parti'yi kurarak 21'inci yüzyıldaki büyük hamlesini başlatmıştır. Bu hamleyi zaferle neticelendirmek hepimizin en başta gelen görevidir. Her kim bu ulvi vazifenin hakkını vermezse millet ve tarih önünde vebal altına girer. Gerek teşkilatlarımız da görev alan, gerek üye olarak bu kutlu yola giren herkes işte böyle bir sorumluluk üstlenmektedir. Sizlere ve 11 milyon 200 bin üyemizin her birine güveniyorum."
"Türkiye'de çevrenin korunmasına en büyük yatırımları biz yaptık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak yeni üyelerin her birini, toprağa diktikleri fidanlarla karşılamalarının rastgele bir tercih olmadığına işaret ederek, "Bu ülkede yıllarca çevrecilik adına kalkınmamızı, yatırımlarımızı, büyümemizi engellemeye yönelik faaliyetler yürütüldü." dedi.
Attıkları her adımda belli kesimlerin koro halindeki itirazları ile karşılaştıklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Pek çok projemize özellikle karşı ulusal ve uluslararası düzeyde kampanyalar yürütüldü. Bunların gerisine baktığımızda hiçbirinin de gerçekte çevre hassasiyeti ile ilgisinin olmadığını görüyoruz. Kampanyaları doğrudan veya dolaylı olarak finanse eden yapıların derdinin çevre değil, Türkiye'nin gelişmesini ve güçlenmesini engellemek olduğunu bildiğimiz için hiçbirini umursamadık. Türkiye'de çevrenin korunmasına en büyük yatırımları biz yaptık."
Buna belediye başkanlığı döneminin de dahil olduğuna değinen Erdoğan, "O sürede de İstanbul adeta çöl gibiydi ve orta refüjler dahil, bütün yolların, caddelerin kenarlarında ağaçlandırma çalışmalarını o zaman da biz yaptık ve devlete, hükümete geldik, ondan sonra da milyonlarca, milyarlarca yine fidan, ağaç dikimini biz yaptık, hala yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
"Ülkemizde 4,7 milyar fidanı toprakla biz buluşturduk"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda en kapsamlı düzenlemeleri ve en etkili uygulamaları kendilerinin hayata geçirdiğinin bilgisini vererek, şöyle devam etti: "Hükümetlerimiz döneminde ülkemizde 4,7 milyar fidanı toprakla biz buluşturduk. Bunun için yıllık fidan üretimimizi 75 milyondan, 350 milyona çıkardık. Ülke genelinde yürüttüğümüz ağaçlandırma faaliyetleri sonunda orman varlığımızı 1,9 milyon hektar artırarak, 22,7 milyon hektara ulaştırdık."
Orman yangınlarıyla mücadelede Türkiye'nin dünyanın en başarılı ülkelerinden biri durumunda olduğunu aktaran Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Gördüğünüz gibi teröristler boş durmuyor, baktılar ki insanları öldürmekle başarılı olamıyorlar. Bu defa işte her canlı gibi sessiz, masum ağaçlarımızı yakmaya başladılar. Çünkü bir insan gibi ağaçlar da bizim için bir canlıdır, aynı şekilde değerlidir. Onun için ecdadımız Fatih ne diyor; 'ormanlarımdan bir ağaç kesenin boynun vururum' derken, bu işe verdiği önem sebebiyledir. Bu kadar önemli ama bu teröristler benzini dökerek, İskenderun'da, Hatay'ın değişik ilçelerinde, maalesef bu ağaçlarımızı, bu ormanlarımızı yaktılar. Ve buralarda ciddi mücadeleler yapıldı ve hala da devam ediyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erozyonla mücadelede, çalışmalar sayesinde daha önce yılda 500 milyon tonu bulan kaybolan toprak miktarını, 154 milyon tona kadar düşürdükleri bilgisini veren Erdoğan, "Korunan alanların sayısını 175'den 610'a çıkartarak, yıllık ziyaretçi sayısının 5,5 milyondan 52 milyona ulaşmasını sağladık. Tarihimizde önemli yeri olan Sakarya, Sarıkamış, Allahuekber dağları gibi yerlerin korunmasına özel ehemmiyet verdik. Milli parkların sayısını 13 ilave ile 45'e, tabiat parklarının sayısını 233 ilave ile 249'a daha önce olmayan şehir ormanlarının sayısını 136'ya, bal ormanlarının sayısını 558'e yükselttik." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, millet bahçeleriyle şehirlerde yepyeni hayat alanları oluşturduklarını vurguladı.
Türkiye'nin 81 ilinde, 81 milyon metrekare millet bahçesi yapma sözü verdiklerini anımsatan Erdoğan, bugüne kadar 77 ilde 50 milyon metrekareyi bulan 270 adet millet bahçesinin yapımına başladıklarının altını çizdi.
Bunların 35 tanesini milletin hizmetine sunduklarını, diğerlerinin çalışmalarının sürdüğünü belirterek, "Çiftçilerimize 2020'nin 11 ayında 17,1 milyar liralık tarımsal destek verdik. Hani diyor ya ana muhalefetin başındaki zat, 'çiftçilerimiz aç susuz, ne verildi?' Defaatle bunları söylememize rağmen kulağı var duymuyor, gözü var görmüyor, televizyonlarda sürekli anlatıyoruz, anlamıyor. Anlamak da her yiğidin karı değil, yiğidin karı." dedi.
"Bizim buğday üretimimiz kendi tüketimimizin üzerindedir"
Tarım ürünleri ihracatının 18 milyar doları bulmasının da bu alanda Türkiye'nin geldiği yeri gösterdiğini vurgulayan Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi: "Tabii bazıları ya gıda sektörünün nasıl işlediğini bilmediği ya da sinsilik peşinde koştuğu için Türkiye'nin buğday, mısır gibi ürünler ithal ettiğini söyleyerek, kafaları bulandırmaya çalışıyor. Halbuki bizim buğday üretimimiz kendi tüketimimizin üzerindedir. Peki buna rağmen niye ithalat yapılıyor? Çünkü biz buğdaydan un üretiyor, makarna üretiyor, pek çok gıda maddesi üretiyor ve bunları da dışarıya ihraç ediyoruz. Yani ihraca yönelik bir ithaldir bu, bunu da ülkemizde işlemek suretiyle yapıyoruz. Anlamaz bu işlerden, sadece bol bol iftira atsın, bu. Diğer alanlarda da aynısını yapıyoruz. "
"Üreticiyi de tüketiciyi de mağdur eden stokçuluk faaliyetlerine göz yumamayız"
Erdoğan, bazı ürünlerde spekülatörlerin stok yaparak fiyatları yükselttiğini gördüklerinde ithalat yolunu açtıklarını söyledi. Erdoğan, "Üreticiyi de tüketiciyi de mağdur eden bu tür stokçuluk faaliyetlerine elbette göz yumamayız. Salgın döneminde tüm ülkeler gıda ürünlerinde ihtiyatlı bir gümrük politikası izlerken Türkiye'nin bunun dışında kalması beklenemez." diye konuştu.
Bazılarının Türkiye'nin tohumda dışarıya bağımlı olduğunu öne sürdüğüne dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: "Bizim sadece geçen yılki tohum ihracatımız ne biliyor musunuz? 155 milyon doları buluyor. Ya bir sor. Görevlendir adamlarından birilerini gelsinler, sorsunlar 'nedir, ne değildir' diye. Ama dert başka. Bakın şimdi bir şey söylüyorum, aziz milletime sesleniyorum, geçen yılki sertifikalı tohum üretimimiz, bizden önceki döneme göre 8 kat artmıştır."
"Ata Tohumu Projesi" ile ülkenin gen kaynaklarını oluşturan bitki çeşitlerini koruma altına aldıklarını belirten Erdoğan, "Bunları AK Parti iktidarı olarak biz yaptık. Görüldüğü gibi hükümetlerimiz döneminde tarım ve orman alanında ülkemizin üretim ve ticaret kapasitesini kat be kat artırdık." ifadelerini kullandı.
"Çevreci anlayışın nereye geldiğini gösteren adımlardır"
Erdoğan, evsel atıkların geri kazanımı konusunda yaptıkları çalışmalar sonucunda yüzde 35'lik bir seviyeye ulaştıklarını, bu alanda 100 bin kişiye istihdam sağlayacak ve yılda 20 milyar lira ekonomik kazanç oluşturacak bir geri dönüşüm sistemi kurmayı hedeflediklerini söyledi.
Düzenli depolama hizmeti verilen nüfus oranının yüzde 87'ye çıkmış durumda olduğuna işaret eden Erdoğan, geri dönüşüm tesisleri konusunda henüz yüzde 13 seviyesinde olunmasına rağmen yıllık 35 milyar lirayı bulan bir ekonomik hacim oluştuğunu, adım adım bu oranı da artıracaklarını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sıfır Atık Projemiz yaygınlaştıkça özellikle plastik kirliliğinin azaldığını görüyoruz. Atık su arıtması için de çok büyük yatırımlar yaptık. Biz geldiğimizde sadece 145 atık su arıtma tesisi olan Türkiye, bugün 1148 arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 87,4'üne hizmet veren bir alt yapıya sahiptir. Bunlar sıradan işler değil. Bütün bunlar çevreci anlayışın nereye geldiğini gösteren adımlardır. Daha da ileri gideceğiz. Çünkü istiyoruz ki denizlerimiz, ırmaklarımız, derelerimiz yapılan kollektör yatırımlarıyla atık su arıtma tesisleriyle pırıl pırıl olsun."
"Gerçek çevrecilik işte budur"
Erdoğan, mavi bayraklı plajların sayısını 127'den 486'ya çıkardıklarını vurguladı.
Yerli ve yenilenebilir enerji alanında da çok büyük mesafe katettiklerinin altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye geçtiğimiz yıl kullandığı elektriğin yüzde 62'sini yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmiştir. Hidroelektrikte Avrupa'da 2'inci, dünyada 9'uncu, rüzgarda Avrupa'da 7'inci ve dünyada 12'inci sıradayız. Biz iktidara geldiğimizde böyle bir durum var mıydı? İnşallah amacımız yenilenebilir enerjinin her alanında dünyada ilk sıralara yerleşmektir. Gerçek çevrecilik işte budur Bay Kemal. Bunları da öğren.
Yıllarca bizi çevrecilik üzerinden eleştirenlerin hiçbirinden bu hakikatleri duyamazsınız, okuyamazsınız. Çünkü bunlar her şey gibi çevreyi de kendi kısır ideolojik hesaplarının bir aracı olarak kullanırlar. Biz bu dünyanın Rabbimizin emaneti olduğu inancıyla çevreyi korumak için her türlü gayreti göstermeyi sürdüreceğiz. Yeni üyelerimiz adına diktiğimiz fidanlar işte bu bakımdan çok ama çok anlamlıdır. AK Parti büyüdükçe Türkiye'de daha yeşil daha temiz bir çevreye kavuşacaktır."
"Gönül sofrasını böyle kuralım"
Erdoğan, bu süreçte parti kongrelerini de sürdürdüklerini, daha çok büyükşehir kongrelerine katıldığını söyledi. Geçen hafta ciddi bir katılımın olduğu Van 7. Olağan İl Kongresi'nin yapıldığını anımsatan Erdoğan, Van teşkilatına teşekkür etti.
Kongreleri mevcut koronavirüs şartları nedeniyle stadyumda yaptıklarına dikkati çeken Erdoğan, Van İl Kongresi'nin ertesi günü Samsun İl Kongresi'ni de Samsun'un devasa büyük stadyumunda gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Erdoğan, Kahramanmaraş İl Kongresi'ni hava şartları el verirse cumartesi yine stadyumda yapacaklarını bildirerek, şunları kaydetti: "Bütün derdimiz teşkilatlarımızda sen-ben olayını bir kenara koyalım. Kanaat önderi olan arkadaşlarımızı özellikle tercih ederek, bu il teşkilatlarımızı oluşturalım. Burada bir davanın erleriysek, davanın erleri olarak olaya yaklaşalım, bakışımız da böyle olsun ve gönül sofrasını böyle kuralım. İnanıyorum ki bu hassasiyet içerisindesiniz. Gerek başkan arkadaşlarımızı gerek il yönetiminde görev alacak arkadaşlarımızı bu hassasiyet içerisinde hesabi değil, hasbi olarak seçecek ve il teşkilatlarımızı böyle oluşturacağız. Tabi yüzde 30 hanım kardeşlerimizden yönetimlere almanız, yüzde 30 genç arkadaşlarımızdan yönetimlere almanız bunun dışında da ana kademeden seçmeniz isabetli olacaktır. Çünkü dinamik, sevilen, sayılan, vaktini bu işe ayıracak bu tür kadroları oluşturarak inşallah yolumuza devam edelim."