Fransız gazeteci: "ayrılıkçı yasa" devlet Müslüman kuruluşlara saldırmak için serbest alan elde etti

  • Güncelleme: 16.08.2021 22:49
Fransız Müslüman gazeteci Kimouche, Fransa'da Müslümanları hedef aldığı için eleştirilen ve "ayrılıkçılık yasası" olarak bilinen yasasıyla, artık devletin Müslümanlara ve Müslüman kuruluşlara saldırmak için daha serbest alan elde ettiğini belirtti.
Fransız gazeteci:

İslam ekonomisi ve Müslümanlarla ilgili güncel konulara ilişkin internet sitesi "Al Kanz"ın kurucusu olan Fransız Müslüman gazeteci Fateh Kimouche, AA muhabirine Fransa'da Anayasa Konseyi'nin geçen hafta onaylamasıyla yürürlüğe girmesinin önünde engel kalmayan "ayrılıkçılık yasasını" değerlendirdi.

Bu yasanın, teröristlerle savaşmak için değil, Müslümanları hedef almak amacıyla kabul edildiğini vurgulayan Kimouche, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, ülkede DEAŞ'ın üstlendiği bir dizi terör saldırısının ardından, Müslümanları boyun eğdirme ve Fransa'daki İslam'ı cezalandırmaya karar verdiğini söyledi.

Macron, İslamofobik bir yanılgıda

Gazeteci Kimouche, "Macron, teröristlerle Müslümanlar arasında bir süreklilik olduğunu düşünen İslamofobi yanılgısını taşıyor. Onlara göre, bir bombacı veya intihar bombacısı ile başörtüsü takan bir kadın arasında mahiyet açısında hiçbir fark yok, sadece derece farkı var." dedi.

Kimouche, İçişleri Bakanı Gerald Darmanin'in de "İslamcı ayrılıkçılığa" dair kitabında İslam'ın pratiğini İslamcılık şeklinde değerlendirdiğini ifade etti.

Yasanın kabulünden önce bile basında ve sosyal medyada İslamofobik söylemin serbestleşmesi, camilere hakaret dolu yazılar yazılması, valilerin baskısıyla imamların görevden alınması, sözde "ayrılıkçı" olarak tanımlanan yerlerin keyfi olarak kapatılması gibi somut sonuçları olduğuna dikkati çeken Kimouche, "Müslümanlara ait şirketler, rutin kontrol için değil bir idari kusur bulunup kapatılmak amacıyla her gün devlet yetkilileri tarafından ziyaret edildi. Çünkü medyayı bu yasanın gerekliliğine ikna etmek için rakamlar verilmeliydi." yorumunu yaptı.

Kimouche, "Artık devletin herhangi bir Müslümana ve Müslümanlar tarafından yönetilen işletme, dernek veya cami gibi herhangi bir kuruluşa, ünlü 'cumhuriyet prensiplerine saygı' adı altındaki tamamen belirsiz kriterler temelinde, daha geniş şekilde saldırmak için serbest alanı var." değerlendirmesinde bulundu.

Yasaya karşı tepkiler yeterli değil

Fransa'nın yurt dışında çokça eleştirildiğini, Financial Times, New York Times gibi saygın basın kuruluşlarında konuyla ilgili çok sert makaleler yayımlandığını, İnsan Hakları İzleme Örgütü veya Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşların da yasayı eleştirdiğini hatırlatan Kimouche, yabancı basında özellikle Amerikan basınında yer alan yazı ve makalelerin Macron'u çok kızdırdığını dile getirdi.

Kimouche, Macron'un dost ülkelerden gazeteciler bu Fransız gerçeğini göstermeden Müslümanlara saldırabilmek istediğini kaydederek, "Birçok tanınmış kişi de bu otoriter ve İslamofobik yönelime karşı endişelerini dile getirdi. Bu tepkiler önemli ve meşru ancak yeterli değil." diye konuştu.

Önce "ayrılıkçılık ile mücadele" olarak duyurulan, ardından Cumhuriyet Değerlerine Saygıyı Güçlendiren Prensipler olarak değiştirilmesinin tamamen göz boyama ve iki yüzlülük olduğuna işaret eden Fateh Kimouche, "Hükümet, bunu kast etse dahi, açıkça 'dinlerini uygulayan Müslümanlara karşı bir yasa' olarak adlandırmayı seçmeyecekti." ifadesini kullandı.

Gazeteci Fateh Kimouche, şunları kaydetti:

"Bu yasa tehlikeli çünkü toplumun bir kısmını gerçek veya varsayılan dini nedeniyle hedef alıyor, ama aynı zamanda ve her şeyden önce bu ünlü 'cumhuriyet prensipleri' hiçbir zaman gerçek anlamda tanımlanmadığı için gelecekte çokça olacağından korkabileceğimiz suiistimallere yol açıyor. Bir insana, bir vakfa, bir şirkete veya camiye, onu sadece "cumhuriyet prensiplerine" aykırı olmakla suçlayarak zarar verebilir. Cumhuriyet prensipleri muğlak bir kavram ancak Müslüman olmanın zaten bir sorun olarak görüldüğü bu zamanlarda müthiş etkili."