“Her bir vatandaşımız ayrı bir başarı hikayesş”

  • Güncelleme: 31.10.2019 17:46
Almanya’ya göçün 58’inci yıl dönümüne ilişkin açıklamalarda bulunan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, “Geçen zaman sadece Almanya'nın iş gücüne değil ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yapısına da aktif katkılar s
“Her bir vatandaşımız ayrı bir başarı hikayesş”

Bu süreçte birçoğu dilini dahi bilmedikleri bu ülkede birer başarı hikayesinin kahramanı olan ilk nesil bugün 4. nesle ulaşmış durumda” diye konuştu.

Bundan 58 yıl önce 30 Ekim 1961 tarihinde, Almanya'nın Bonn kentinde imzalanan “İşgücü Alımı Anlaşması” ile ilk etapta 2 bin 500 Türk vatandaşı memleketlerini bırakıp Almanya’ya göç etti. Aradan geçen süreçte ise Almanya’da siyasetten ekonomiye, kültürden spora toplumun her alanında varlıklarını sürdüren Türk vatandaşları 3 buçuk milyonu aşkın nüfusu ile bugün dördüncü nesle ulaşmış durumda. Bu noktada asli faaliyet alanlarından biri yurt dışında yaşayan vatandaşlar olan ve yurt dışındaki vatandaşlar için önemli çalışmalara imza atan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) da Almanya’daki vatandaşlar için eğitim, kültür, hukuk vd. pek çok alandaki projelerini sürdürüyor.

AVRUPA’DAKİ TÜRK VARLIĞINI AVRUPA ÜLKELERİ KAZANIM OLARAK GÖRMELİ

Almanya’ya göçün 58’inci yıl dönümüne ilişkin açıklamalarda bulunan YTB Başkanı Abdullah Eren, başkanlık tarafından gerçekleştirilen; eğitim, kültür ve kapasite geliştirme çalışmaları başta olmak üzere vatandaşlara yönelik projelere devam edileceğinin altını çizdi.

Avrupa’daki Türk varlığının Avrupa ülkelerince de bir kazanım olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Eren şunları kaydetti: “Geçen zaman sadece Almanya'nın iş gücüne değil ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yapısına da aktif katkılar sundukları bir süreci doğurdu. Bu süreçte birçoğu dilini dahi bilmedikleri bu ülkede birer başarı hikayesinin kahramanı olan ilk nesil bugün dördüncü nesle ulaşmış durumda. İnanıyorum ki bu genç ve dinamik neslimiz her geçen gün daha da donanımlı bir şekilde bulunduğu topluma ve buradaki varlığımıza nitelikli katkılar sunarken; ana vatan ve ana diliyle de bağını koparmadan iki ülke ilişkilerinde de önemli pay sahibi olacak.”