İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), tarafından yapılan yazılı açıklamada, Hindistan'daki Müslümanları etkileyen son gelişmeleri yakından takip eden teşkilatın, vatandaşlık hakları ve Babri Cami ile ilgili konular hakkında endişe duyduğu belirtildi.
Açıklamada, azınlık haklarının yer aldığı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ndeki ilke ve yükümlülüklere aykırı herhangi bir davranışın, bölgede gerginliği tırmandırabileceği, barış ve güvenlik için ciddi tehdit oluşturabileceği kaydedildi.
Babri Camisi davasında arazinin Hindulara verilmesi
Hindistan Yüksek Mahkemesi, Müslümanlar ve Hindular arasında yıllardır tartışmalara neden olan Babri Camisi arazisinin "Hindu tapınağına" ayrılması yönünde 9 Kasım'da karar almıştı.
"Güney Asya'nın Ayasofyası" olarak nitelendirilen cami, 6 Aralık 1992'de Hindu militanlarca yıkılmış, sonrasında yaşanan olaylarda çoğunluğu Müslüman 2 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti.
Mahkemenin, Babri Camisi anlaşmazlığını Hindular lehine karara bağlaması, Müslümanlar nezdinde hayal kırıklığı yaratmıştı.
Tartışmalı "Vatandaşlık Yasası" değişikliği
Buna ek olarak, hükümetin, vatandaşlık yasasındaki değişiklikte Müslümanları dışarıda tutması ülke içinde infiale yol açmıştı.
Ülkenin çeşitli eyaletlerinde 31 Aralık 2014'ten önce ülkeye giren gayrimüslim göçmenlere vatandaşlık verilmesine imkan tanıyan ancak aynı durumdaki Müslümanları bu kapsamın dışında tutan yasa, 9 Aralık'tan bu yana protesto ediliyor.
Vatandaşlık Yasası'ndaki değişikliğe karşı ülke çapında düzenlenen gösterilerde protestocularla polis arasında çıkan çatışmalarda 23 kişi hayatını kaybetmişti.
Yürürlüğe giren kanun kapsamında, özellikle Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'da dini baskıdan kaçan Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ile Hristiyanlar kimliklerini ve Hindistan'da 6 yıldan uzun süredir yaşadıklarını kanıtlamaları halinde vatandaşlık elde edebilecek, aynı pozisyondaki Müslümanlar ise kapsam dışında tutulacak.