Bugün, 3 Şubat 1965’in üzerinden tam 60 yıl geçmiş olsa da, o tarihi an hala hafızalarda taze. O gün, Almanya’nın Köln şehrindeki tarihi Dom Katedrali, sadece mimarisiyle değil, içindeki insanlar ve kalplerle de farklı bir anlam kazandı.

İlk kuşak Türkler, bir araya gelerek, bir yanda minaresiyle tanıdık camileri, diğer yanda yüksek kubbeleriyle görkemli katedralleriyle iç içe geçmiş bir dini hoşgörüyü, birlikteliği ve dua etme biçimlerini birleştirerek Ramazan Bayramı namazını kıldılar.

O gün Köln Dom Katedrali’nde, sayısı 700’ü bulan kalabalık, sadece namaz kılmak için bir araya gelmedi; aynı zamanda iki farklı inancın, iki farklı kültürün buluştuğu o kutsal mekanda barışın, hoşgörünün ve insanlığın ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Müslümanlar, birbirlerinin duasına katılarak, farklılıkların ötesinde bir arada olmanın gücünü hissettiler. Kilisenin soğuk taşları arasında dökülen dualar, sessizce, ancak derin bir şekilde birbirlerine dokundu. Katedrali dolduran her bir kişi, içlerinde aynı istek ve arzu ile ellerini semaya açtı: huzur, barış ve hoşgörü için dua etti.

O dönemde Köln’ün soğuk kış sabahında, el ilanlarıyla duyurulan bu özel namaza katılmak için Türkler, kalpleri umutla dolu bir şekilde seccade ve gazete ile geldiler. Katedralin içinde, heykelleri kapatarak namaz kılmak, o zamanın genç kuşağı için unutulmaz bir deneyim oldu. Dönemin liderleri, Hikmet Uygun, Yusuf Topçu ve İbrahim Toparslan’ın öncülüğünde atılan bu adım, yalnızca bir ibadet değil, aynı zamanda kültürel bir devrimdi.

O zamanlar yalnızca namaz kılmak için değil, aynı zamanda bir araya gelip, güçlü bir kimlik oluşturmak için bu adımlar atılıyordu. Namaz sonrası yapılan bağışlarla, katedralin bakımına katkı sağlanarak, bu büyük jest, farklı inançların ve kültürlerin ne kadar birbirini anlayarak yaşayabileceğinin canlı bir örneği oldu.

Merhum Yusuf Topçu ve İbrahim Toparslan’ın o anı anlatırken söyledikleri, o günün ne kadar anlamlı ve derin olduğunu bize hatırlatıyor: “O gün, kilisede kıldığımız namazla camide kıldığımız namazın çok farklı olduğunu hissettik. Ama o farklılık, aradaki mesafeyi değil, kalpten kalbe akan sevgi ve saygıyı büyütüyordu.”
Bugün, o ilk bayram namazını kıldıkları Köln Dom Katedrali’nde, o tarihi anı hatırlarken, bir kez daha o dönemin kahramanlarını, ilk kuşak büyüklerimizi, dualarını eksik etmeyen kalp sıcaklığıyla anıyoruz. Her adımları, bugün bu topraklarda bir arada yaşamamızın temelini atan güçlü bir miras. Minnetle, rahmetle, sevgiyle anıyor, onlara olan borcumuzu bir ömür boyu yaşatarak teşekkür ediyoruz.
Avrupa’nın Sesi Gazetesi ve Medya Grubu olarak, bu imkanı tanıyan, farklı inançları birleştiren o dönemden bu zamana gelinceye kadar Köln yerel yetkililerine ve destek veren herkese teşekkür ediyoruz. İlk Ramazan Bayram namazı eda edilmesine öncülük edenleri ve birinci kuşak büyüklerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.