Modern dünyada Z kuşağına Hz. Peygamberi (s.a.s.) anatmak

  • Güncelleme: 18.11.2020 15:59
Modern dünyada Z kuşağına Hz. Peygamberi (s.a.s.) anatmak

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Doç. Dr. Muhammed KIZILGEÇİT "Z Kuşağı’na göre Hz. Peygamber nasıl anlatılmalı" başlığıyla yayımladığı makalesinde, "Gençlerin hem öğrenmelerini hem anlamalarını hem de ders çıkarma, yorumlama yetilerini geliştirmeyi hedefleyerek hayatlarındaki durum ve problemleri peygamber hayatıyla analoji kurarak anlatabiliriz." dedi.

“Bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde öteki kuşaklar serinler.” (Çin atasözü)

Dünya genelinde ekonomik ve sosyal hareketlerle oluşmuş zaman aralıklarına kuşak/jenerasyon denilmektedir. Kuşak kavramı hemen hemen aynı yıllarda doğmuş olup aynı çağın koşullarını dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişiler topluluğu olarak tanımlanmaktadır. Toplumdaki sosyal değişimler, ancak kuşaklar incelenerek ortaya çıkmaktadır. Her kuşak yaşadığı bölgeye göre farklılık göstermekle birlikte her dönemin hâkim değerleri, kültürel kodları ve bunların şekillendirdiği düşünce ve davranış kalıpları, kuşaklarda ortak bir niteliğin ortaya çıkmasına vesile olmaktadır. Kuşakları anlamak; geçmişi konumlandırmak, geleceği tekerrürden uzak kılmak için fevkalade bir araç. Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır. Bir dönemi anladığınızda ise kurgusal gerçekliğin ötesine uzanarak sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur. Bu mümkün olduğunda ise daha aklıselim bir betimleme, daha nitelikli birey ve toplum olmanın imkânı elde edilmiş olur…

Genellikle yirmi birinci yüzyılda kuşak sınıflandırılması; Batı kaynaklarında Gelenekselciler/ Sessiz Kuşak (Traditionalists 1925-1945), Bebek Patlaması (Baby Boomers 1946-1964), X Kuşağı (1965-1979) , Y Kuşağı (1980-2000) ve Z Kuşağı (2000-2020) şeklinde yapılmaktadır. Z Kuşağı, ayrıca “İnternet kuşağı”, “M Kuşağı”, “Kuşak I”, “Gelecek Nesil” (Next Generation), “iGen”, “Her zaman online” (Instant Online), “Dijital Nesil”, “Kristal Çocuklar” ve “Yeni Sessiz Kuşak” olarak da adlandırılmaktadır.

Z Kuşağı

2000 ve sonraki dönemlerde doğan, en büyüğü şu an itibarıyla 20 yaşında olan kişiler, Z Kuşağı’nın birer temsilcisi sayılmaktadır. Teknolojide yaşanan gelişmeler ışığında, kuşaklar kendi bulunduğu zaman dilimi içerisinde teknolojik araçlarla iletişimde olmuş ve teknolojinin sağladığı imkânlardan faydalanmıştır. Fakat Z Kuşağı iletişimde olmanın ötesinde, teknoloji ile içli dışlıdır. Bunun için de literatürde Z Kuşağı’na Dijital Nesil denilmektedir. Z Kuşağı için internet teknolojileri ve dijital donanımlar günlük hayatın vazgeçilmezi ve bedenin âdeta bir uzvu hâline gelmiştir. Bu kuşak için insanlık tarihinin el, göz, kulak ve benzeri gibi motor becerilerinin eş zamanlı çalışma niteliğinin en yüksek olduğu kuşak ifadesi kullanılmaktadır. Modern dönemin imkânlarına hızlı erişebilen ve onları etkin şekilde kullanabilen bu nesil, aynı zamanda içinde yaşadığı sosyal alanın geleceğe uzanan köprüsü niteliğindedir. Teknoloji bağımlısı ya da tutkunu olmamayı başardıkları ölçüde, teknolojiyi doğal yaşam standardı olarak algılama potansiyeline sahip bir kuşaktır. Haberleşmek ve arkadaşlık ilişkilerini sürdürmek için e-posta yerine sosyal medyayı (Facebook, Whatsapp, Twitter, Snapchat, Youtube ve Instagram) kullanan, bilgisayar, MP3 çalar, i-Pod, cep telefonu, playstation ve xbox ile büyüyen Z Kuşağı, teknolojiyi ileri derecede kullanabilmektedir. Z Kuşağı internetin, hızın ve “Hemen şimdi benim olmalı!”, “Hemen şimdi satın al!” gibi unsurların etkisi ile hareket etmektedir. Bütün bu özellikler aynı zamanda onları bireyselliğe ve yalnızlığa sürüklediği için de Z Kuşağı’na “Yeni Sessiz Kuşak” (The New Silent Generation) da denilmektedir. Belirtilen psikolojik mod, uzmanlar tarafından “derin duygusallık” olarak adlandırılır. Bu duygusal yapıları nedeniyle “uzun süreli hafızaları” ancak hikâyeleştirme ve hayaller ile etkinleştirilebilmektedir. Bu durum, zaafın bir imkâna dönüştürülme potansiyelini de beraberinde bulundurmaktadır.

Z Kuşağı’nın Temel Özellikleri

Z Kuşağı’na göre Hz. Peygamber nasıl anlatılmalı

Yaklaşık otuz Z Kuşağı bireyine sorulan “Hz. Peygamber’i (s.a.s.) nasıl anlatmak gerekir?” sorusuna verdikleri cevaplardan yola çıkarak teorik bir çerçeve çizilmeye çalışılacaktır. Z Kuşağı gençlerinden alınan cevaplara uygun bir tespit, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) daha iyi nasıl anlatılacağının izahını, salt teorik bir tespite dayandırmaktan öte, bizzat ilgili muhatabın görüşleri dikkate alınarak daha gerçekçi bir çözüm önerisine bizleri taşıyacaktır.

Sosyal Medya ve çevrim içi araçlara başvurarak ulaştığımız Z Kuşağı gençlerinin cevaplarında öne çıkan temaları şöyle özetleyebiliriz: “Hz. Peygamber’in (s.a.s.) anlatım yöntemi açısından şikâyet edilen yön, hep aynı konuların, belli anlatım tekniklerinin kullanılarak aktarılıyor olması. Hep aynı konular, aynı kalıplarla anlatılıyor. Biz aslında iyi reklam yapmıyoruz…” (Elif 18). “Çok tekrara gidiliyor olması. İlkokuldan başlanarak sürekli aynı bilgiler veriliyor…” (Z 13). Bu duruma çözüm önerileri ise Hz. Peygamber’i (s.a.s.) insani bütünlük içerisinde -peygamber oluşunun getirdiği üstünlük; aynı zamanda insan olmanın barındırdığı doğallık içinde- olduğu gibi anlatmak: “Sadece doğrularıyla değil her ne kadar hataları az da olsa, bize anlatarak onun da bir insan olduğunu anlatmalısınız.” (Ayşe 14). “Efendimizi anlatırken sadece belli şeyleri anlatmayın…” (Damla 11). “Klasik anlatımların dışına çıkılmalı.” (Merve 19).

Z Kuşağı’nın Hz. Peygamber’i anlatma niteliği konusundaki önerileri ise hayatımıza dokunacak yönlerinin, kendisini bize yakın hissettiren bir modla anlatılması şeklindedir: “Hayatımıza dokunacak şeyler de anlatılmalı.” (Emine 20). “Çok yakınımızdaymış gibi anlatmalıyız.” (Elif Şen 20). “Her an yanımızda, Z Kuşağı’nın nitel görüşme metninin nvivo programı ile oluşturulmuş kelime bulutu en önemlisi aşk ile anlatılmalı.” (Melikenur 20).

Hz. Peygamber’i (s.a.s.) anlatma yöntemi konusunda da dikkate değer önerilerde bulunmakta Z Kuşağı: “Hikâyelerle anlatılmalı.” (Elif; Z 12). “Gençlerin hem öğrenmelerini hem anlamalarını hem de ders çıkarma, yorumlama yetilerini geliştirmeyi hedefleyerek hayatlarındaki durum ve problemleri peygamber hayatıyla analoji kurarak anlatabiliriz.” (Azranur 19). Bu bağlamda Damla’nın (11) biz yetişkinlerden daha çarpıcı bir talebi var: “Davranışlarınızla da onu yaşatın. Efendimizi anlatırken sadece belli şeyleri anlatmayın. Sınavda çıkacak, bunları bilin yeter, demeyin. Hem biz diğer peygamberleri de tanımak istiyoruz..” Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatını anlatan kitapların daha yaygın okunabilmesi için de Elif Şen (20) bir öneride bulunmakta: “Siyer kitaplarını sevdirmeli ve okunmalarını sağlamalıyız, okullarda okuma grubu kurmak olabilir. Okulda da Hz. Peygamber, evde de Hz. Peygamber, arkadaş ortamında da Hz. Peygamber, sosyal medyada da Hz. Peygamber’imiz olmalı, hep aklımızda ve kalbimizde olmasını sağlamalıyız.” Onu (s.a.s.) kim anlatmalı? sorusuna, hitabeti güçlü biri diyen Zehra (16), şu ilavelerde bulunmakta: “Birkaç anıyla güzel bir sohbet başlatılıp araya da bilgiler serpiştirilebilir. Video her zaman dikkat çeker.” Ahmet de (11) benzer bir öneride bulunmakta: “Ekranda film gibi gösterilmeli ve arada video durdurularak önemli noktalar sözlü anlatılmalı.” Zeliha’nın (13) çizgi film ve romanlarla anlatılmalı talebini de unutmamak gerekir.

Z Kuşağı’nın nitel görüşme metninin nvivo programı ile oluşturulmuş kelime bulutu

Sonuç

Modern dönemde internetin gelişmesi ile ortaya çıkan sosyal medya araçları, toplumda yaşayan bireylerin sanal ortamda sosyalleşmesine ve bireylerin anlık olarak birbirleri ile iletişime geçmelerine olanak sağlamaktadır. Zaman ve mekân kavramlarının ortadan kalkmasına neden olan sosyal medya araçları, kuşakların sahip oldukları özelliklerin ve davranışlarının değişmesinde önemli bir rol oynadığı gibi kuşakların öğrenme nitelikleri üzerinde de etkisini göstermektedir. Z Kuşağı’nın özelliklerini ve onlardan gelen cevapları dikkate aldığımızda “Hz. Peygamber’i nasıl anlatmalıyız? sorusuna daha kuşatıcı bir cevap verebiliriz.

1. Z Kuşağı bireylerinin yeniliğe açık olması, kendilerine Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yeni yöntemlerle anlatılması gerektiğini göstermektedir. Dolayısıyla geleneksel eğitim yöntemlerinden çok interaktif, modern ve esprili eğitim yöntemini tercih etmek faydalı olacaktır. Bu bakımdan bu kuşağa yönelik eğitim ortamlarının grafik ve resim gibi görsel malzemelerle güçlendirilmesi önemlidir. Ayrıca, sanal medya araçlarının bütününü, bir öğrenme materyaline dönüştürerek her bir aracı ilgili konu, bağlam içerisinde değerlendirmek gerekir.

2. Bu kuşak gençlerinin diğer bir özelliği sabırsız ve özgün olmalarıdır. Bu konuda yapılacak çalışmaların ya da iletilecek mesajın süresi, üst düzey öğrenme süresiyle sınırlandırılmalıdır. Aynı zamanda tekrardan uzak ve gençlerin özgünlüklerini ilgili mesajda bulacak nitelikte olmalı.

3. Z Kuşağı gençleri, hem bireysel bir tavır takınmakta hem de paylaşılan konunun/bütünün bir parçası olarak olaya müdahil olup yorum yapmak istemektedirler. Yani hem kendilerine, tek başına bir kişilik olarak değer verilmesini arzulamaktalar hem de bireyselliklerini aşarak bütünlükte kendilerine göre bir konum edinebileceklerini göstermek istemekteler. Dolayısıyla kendilerine iletilecek bir mesajda kendilerini/bireyselliklerini bulmalılar. Aynı zamanda konuya bir şekilde kendilerini ifade edebilecekleri bir kurguyla dâhil edilmeliler. Analiz ve yorum yapabilecek bir konumlandırmayla görüşlerini ifade edebilmeliler.

4. Z Kuşağı’nın iyi niyetli, yardımsever olması ve aynı zamanda güven araması, kendilerinin yönlendirmeye kısmen açık olduğunu göstermektedir. Fakat bu durum, görüş ve tutumların dikte edilmesine açık oldukları anlamına gelmemektedir. Modern dünyanın kavurucu yalnızlığı içinde hakikat arayışında olan bu gençlik, yürekten bir dokunuşun, samimi bir paylaşımın ve dostluğun susuzluğunu yaşarken, kendilerine uzatılacak elin sadece ve sadece gösterildiği masumiyette olması gerektiğini düşünmekteler. Araçsallaştırılmamış bir hakikati kabule açık olduklarını ifade etmekle birlikte; bu duruma aykırı olanla da yollarını hızlı bir şekilde ayırabileceklerini göstermektedirler. Bunun için de aileye veya aile masumiyetini sunacak yakınlıklara/mesajlara açıktırlar.

5. Modern dönemin hızından ve nitelik kazandıran imkânlarından olabildiğince çok ve hızlı faydalanan bu kuşak, yetişkinlere; “Bana bir şey sunacaksan hızlı olmalısın.” diye seslenmekte. Çünkü ona göre hayat hiç olmadığı kadar hızlı. Ayrıca değer atfedilecek anlam alanları da o düzeyde hızlı değişmekte. Dolayısıyla bana bir değer sunacaksan hem hızlı davranmalısın hem de bu değer kendini yenileyebilecek bir nitelikte olmalı ki ben kendisine bağlanabileyim diye düşünmekte. Çünkü zamanın ruhunda saklı kılınmış durum (Zeitgest) Z kuşağı bireyine bunu sunmakta.

Sözlerimizi, kendisinin nasıl anlatılması gerektiğini bizlere öğretenin, yolların en güzeline sahip olanın sözleriyle ve onun eğitiminden geçenlerin ifadeleriyle noktalayalım:

Resulüllah (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “İnsanların seviyelerine inin.” (Ebu Davud, Edeb, 23, H. No: 4842.)

“İnsanlara anlayabilecekleri şeyler söyleyiniz. Siz Allah ve Resulü’nün yalanlanmasını ister misiniz?” (Buhari, İlim, 4.)

“Bir gruba, akıllarının almayacağı şeyler söylersen, şüphesiz bu onların bir kısmı için bir fitne olur.” (Müslim, Mukaddime, 3.)

Kaynak: Diyanet Haber