Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Yeşil Mutabakat ile 2050 yılına kadar iklime zarar vermeyen bir kıtaya dönüşmeyi hedefliyor. Bu çerçevede, Brüksel yeni bir sınıflandırma sistemiyle yatırımları gelecek 30 yılda iklim hedeflerini yakalamak için gerekli ekonomik faaliyetlere yönlendirmeyi planlıyor.
Komisyon, üye ülkelerdeki enerji yatırımlarının sınıflandırılmasına ilişkin yeni kuralları içeren düzenleme taslağını 31 Aralık'ta açıkladı.
Söz konusu taslakta çevreye zarar vermeyen ve atıklarını güvenli biçimde tasfiye edebilecek nükleer enerji santral yatırımları "yeşil ve sürdürülebilir ekonomik aktivite" olarak tanımlandı.
Yeni sınıflandırmanın yürürlüğe girmesi halinde 2045 yılından önce ruhsat alan nükleer enerji santralleri yeşil yatırım olarak kabul edilecek.
Kömür yerine geçecek ve kilovatsaat başına 270 gramdan az karbon emisyonu salacak doğal gaz yatırımları da sürdürülebilir ve yeşil sınıflandırmada yer alacak. Bu kapsamda, 2030 sonuna kadar inşaat izni alan doğal gaz santralleri sürdürülebilir kabul edilecek.
AB üyesi 13 ülke elektrik üretiminde nükleer santralleri kullanıyor
Nükleer ve doğal gaz yatırımlarının AB tarafından iklim ve çevre dostu olarak tanımlanması ise üye ülkeler arasında derin çatlağa neden oluyor.
Başta çevreciler olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütleri nükleer ve doğal gazın sürdürülebilir ve yeşil olarak tanımlanmasını AB iklim hedefleriyle çelişkili görüyor.
AB üyesi 27 ülkeden 13'ü elektrik üretiminde nükleer santralleri kullanıyor. AB ülkelerinde toplam 106 çalıştırılabilir durumda nükleer reaktör yer alıyor. Nükleer enerjinin AB ülkelerinin toplam elektrik üretimindeki payı da yaklaşık yüzde 25 seviyesinde bulunuyor.
Fransa'nın başını çektiği nükleer enerji santrallerine sahip AB üyesi ülkeler söz konusu santrallerin düşük karbon saldığını, iklim değişikliğiyle mücadelede etkili, güvenli ve rekabetçi olduğunu ve nükleer enerjinin dışa bağımlılığı azalttığını savunuyor.
Fransa ile birlikte Macaristan, Polonya, Finlandiya, Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya, Romanya, Slovakya ve Slovenya, nükleer santrallerin yeşil yatırım sınıflandırma çerçevesine dahil edilmesini talep ediyordu.
Elektrik üretiminin yüzde 70'ini ülkedeki 56 nükleer reaktörden karşılayan Fransa'nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da kasımda ülkesinin enerji alanındaki bağımsızlığını sağlamak için onlarca yıl aradan sonra yeni ve modern nükleer santraller inşa edeceklerini açıklamıştı.
Nükleerin AB tarafından yeşil yatırım kabul edilmesine Almanya ise buna tepki gösterdi.
Nükleer santrallerden ve kömürden elektrik üretimine son vermeyi planlayan Almanya, söz konusu sınıflandırmada sadece doğal gazın yer almasını istiyordu. Almanya'da hükümet ortağı olan Yeşiller Partisi nükleer santrallerin yüksek riske sahip olduğunu ve sürdürülebilir yatırım olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu açıkladı.
Avusturya, Danimarka, Portekiz ve İspanya da Almanya gibi nükleerin yeşil sınıflandırmada yer almasına tepki gösterdi.
İspanya hükümeti, tartışmaya açılan, yeni nükleer enerji ve doğal gaz santrallerinin "yeşil yatırım" olarak sınıflandırılması önerisine karşı çıktı.
Avusturya, duruma daha sert tepki göstererek nükleer ve doğal gazın sürdürülebilir yatırımı olarak kabul edilmesi halinde buna karşı hukuki süreç başlatacaklarını ve konuyu Avrupa Adalet Divanı'na taşıyacaklarını açıkladı.
Onay süreci
Bu aşamada, AB Komisyonu, üye ülkelerde nükleer ve doğal gaz alanlarındaki enerji yatırımlarının sınıflandırılmasına ilişkin uzman danışma sürecini başlatmış oldu.
Bu kapsamda, üye ülkeler 12 Ocak tarihine kadar Komisyona görüşlerini bildirecek.
Sınıflandırma mevzuatı ocak ayı içinde AB Komisyonu tarafından son haline getirilerek resmen kabul edilecek ve onay için AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'na (AP) gönderilecek.
Mevzuatın reddedilmesi için AB Konseyi içinde Birlik nüfusunun en az yüzde 65'ini temsil eden 20 üye ülkenin karşı gelmesi veya AP milletvekillerinin çoğunluğunun buna onay vermemesi gerekiyor.
Son aylarda hızla yükselen enerji faturaları nedeniyle zaten sert tartışmalar yaşayan AB ülkelerinin, yatırım sınıflandırması konusunda da karşı karşıya gelmesi ve anlaşmazlıklarının artması bekleniyor.
AB'nin yeşil sınıflandırmasına dahil olan enerji yatırımları finansmana daha kolay erişim sağlıyor.