Witten’deki ofisini ziyaret eden Sırakaya, Avrupa’nın Sesi Televizyonu’nun konuğu oldu. Moderatörlüğünü gazete ve televizyonun imtiyaz sahibi Mehmet Hasan’ın yaptığı programda Sırakaya, gündeme dair soruları yanıtladı.
Avrupa’ya iş gücü serüveninin 1961 yılında başladığını ifade eden Sırakaya, “Türkiye’den Avrupa’ya yaklaşık 5,5 milyon göç etmiş vatandaşlarımız var. Bu insanlarımız uzun zaman gurbetçi olarak tanımlanmış, yurt dışında çalışan işçiler olarak görülmüş. Ancak 2002 yılı AK Parti iktidarı ile vatandaşlarımız Türkiye'nin asli unsuru olarak görülmeye başlamıştır. Vatandaşlarımızın yaşamış oldukları ülkelerde ve aynı zamanda Türkiye'de sorunlarını çözme gayreti içerisinde olan iktidarız.
Bununla birlikte AK Parti iktidarı döneminde vatandaşlarımızın bulunmuş oldukları ülkelerde oy verebilme imkanı sağlamış, Türkiye aidiyeti olduğunu göstermek anlamında da son derece kıymetliydi. AK Parti iktidarı sadece vatandaşımıza oy verme imkanı sağlamış olmadı aynı şekilde vatandaşlarımızı temsil noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunabilmesinin de yolunu açmış oldu.
AK Parti milletvekili olarak yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sıkıntılarını yoğun bir şekilde gündeme getirmiş ve getirmenin gayreti içerisindeyiz. AK Parti döneminde TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu Başkanı olarak vatandaşlarımızın sorunlarını daha yoğun bir şekilde işleme gayretinde içerisindeyiz. Bu yasama döneminde de vatandaşlarımızın birçok sorunun yasama yolu ve kanun teklifi ile güzel hizmetler vermiş olduğumuzun kanaatindeyim. İnşallah önümüzdeki süreç içerisinde de hizmetlerimizi artırarak devam ettirmenin gayreti içerisinde olacağız” diye konuştu.
Yurt dışında yaşayan Türk toplumunda jenerasyon farklılığının olduğuna değinen Sırakaya şöyle devam etti: “Birinci jenerasyonun sorunları ile artık bugün üçüncü ve dördüncü jenerasyonun yurt dışındaki Türk toplumunun jenerasyon sorunlarında farkındalık gösterdiğini görebilme imkanımız var. Birinci jenerasyonuna baktığım zaman o insanların yurt dışına geldiği zaman yaşamış oldukları ülkelerde dilini konuşmakta zorluk çektiğini görürken, yaşamış oldukları iş ortamında kendi haklarını savunma noktasında eksiklik yaşadıktarını biliyoruz.
Dolayısıyla çalışmak için geldiklerini biliyoruz. Artık üçüncü ve dördüncü jenerasyona geldiğimiz zaman vatandaşlarımızın yaşadıkları ülke dilini konuşmakta zorlanmadan ziyade daha fazla Türkçeyi konuşmakta zorlandıkları görme imkanımız var. Aidiyet bilincinin geliştirilmesi noktasında ciddi sorunlarının olduğunu görüyoruz. Yine bununla birlikte vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde uyum sorunları var ve yaşadıkları ülkelerde Türkofobi ve İslamofobi gibi ifade edebileceğimiz ayrımcılık sorunları var. Yine bu vatandaşlarımızın yaşamış olduğu ülkelerde gençlik daireleri ve diğer kurumlarla olan sıkıntılarını siyasileri aktarabilme noktasında sıkıntılarının olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda siyasi katılımı teşvik edebileceğimiz hem Türkiye'deki siyasi katılım hakkına ve aynı zamanda yaşamış oldukları ülkelerde de siyasi katılım noktasında daha cevval olan, daha istekli olan, daha arzulu olan bir sürecin Avrupalı Türkler için elzem olduğunu düşünüyorum.”
Avrupa’da artan ırkçılığa karşı siyasilerin söylemden ziyade muhakkak eyleme geçmesi gerektiğinin altını çizen Sırakaya: “Avrupa'da artan ırkçılığın, maalesef polis partilerin, maalesef aşırı sağ partilerin artışta olduğu bir süreci hep beraber gözlemliyoruz. Bugün NSU cinayetlerinde çok ciddi oranda eksiklik gözlemlenmiştir. Hem polis teşkilatının aynı zamanda hukuk sisteminin iflas noktasında kararına rağmen bugün NSU 0.2 rumuzuyla gönderilmiş olan mailleri araştırdığımız zaman birçok maillerin polis teşkilatından çıktığını görme imkanımız oluyor. Bütün bunlar vatandaşlarımızın güven duymaları gereken yani en önemli kurum polis teşkilatını dahil bu ciddi yapılanmanın içerisinde yer aldığını göstermesi bizleri de çok ciddi anlamda tedirgin ediyor.
Bu konuda siyasilerin çok önemli bir rol alması lazım, siyasetin bununla ilgili söylemlerin dışında muhakkak eyleme geçmesi gerekiyor. Zira aşırı ırkçılık, zira bu anlamda faşist bir anlayışın geçmiş dönemlerde Avrupa'ya neye mal olduğunu, Almanya'ya neye mal olduğunu, dünya barışına neye mal olduğunu hep beraber hafızalarımızı tazelediğimiz zaman görebilme imkanımız var. Öyle bir facianın tekrar yaşanmasını istemeyiz. Hem siyasiler olarak bizler aynı zamanda sivil toplum örgütleri bu anlamda sosyal yapıyı oluşturan tüm kurumlar ortak bir mücadelenin içerisinde olmamız lazım. Kendisi dışındaki her bir bireyi düşman kabul eden bu hastalıkla, bu yapıyla ciddi mücadele edilmesi lazım.
NSU cinayetlerine karşı çok daha geniş anlamda soruşturmaların yapılması lazım. Zira bunları yapamaz isek gelecekte Almanya’nın, Avrupa'nın yaşanabilir olması kaygısını görüyoruz. Barışçıl bir Avrupa'nın globalleşen dünyadaki farklı toplumları, farklı milletleri kendi içerisinde barındıran bir Avrupa, hem Avrupa için hem aynı zamanda dünya için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye olarak bizim buradaki düşüncemiz bu Avrupa'nın stabil yapısına, barışçıl yapısına olabildiğince katkı sunmaktır. Bu anlamda Türkiye-AB ilişkileri son derece önemlidir.” ifadelerini kullandı.
Avrupa’nın Sesi Televizyonu ve Gazetesi’nin Witten’deki ofisinde AK Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu Başkanı Zafer Sırakaya’yı ağırlayan Mehmet Hasan, konuğuna teşekkür ederek, “Bizler Avrupanın Sesi olarak, sizler de Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın sesi olarak sesimizi gür bir şekilde duruymak için bir bütün olacağız. Çalışmalarınızı yakınen takip ediyoruz, takdir ediyoruz, başarılar diliyoruz” dedi.
Avrupa’nın Sesi Gazetesi ve Televizyonu imtiaz sahibi Mehmet Haasan’a teşekkür eden Sırakaya konuşmasını şöyle tamamladı: “Toplumun beklentilerini, sorunlarını, yapıcı eleştirilerini bize aksettiriyorsunuz. Kendimiz de sahada oluyoruz. Almanya'da bulunduğum süre içerisinde sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ediyorum, vatandaşlarımızla bir araya geliyorum, vatandaşlarımızın tepkilerini, beklentilerini, düşüncelerini alıyoruz.
Basın olarak vatandaşlarımıza sürekli iç içesiniz. Onların beklentilerini, taleplerini aktarma noktasında Avrupa'nın Sesi Gazetesi ve Televizyonu’na teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.”