Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam, Türk otomotiv sanayisinin bir aracın yüzde 80'ini üretebilir durumda olduğunu ancak dönüşüme ayak uydurulmaması durumunda bu oranın yüzde 15'e kadar düşebileceğini belirterek, "Dolayısıyla TOGG projesi hepimiz için tam bir boy aynası. Sadece rekabetçilik anlamında değil, bir elektrikli araçta neyi yapıp, neyi yapamadığımızı görüyoruz." dedi.
Saydam, Türk otomotiv tedarik sanayisine ve endüstrinin dijital dönüşümüne ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türk otomotiv sanayisinin 15 yıldır ihracatta lokomotif sektör olarak öne çıktığını belirten Saydam, Türkiye'nin ihracatta yaklaşık her 6 doların, bir dolarını otomotiv ihracatıyla sağladığını söyledi.
Türkiye otomotiv sanayisinin dünya otomotiv sanayisi ekonomisinden aldığı payın yüzde 1,5 ile 1,7 arasında olduğunu aktaran Saydam, "Bazı fırsatlar var önümüzde. Doğru adımlar atıldığında, bu fırsatlar gerçeğe dönüştürüldüğünde bu oranın yüzde 2 hatta yüzde 2,5’e çıkması mümkün." ifadelerini kullandı.
Saydam, söz konusu fırsatlar hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
"Salgın nedeniyle tedarik zincirinde ciddi aksamalar oldu. Bu aksamalar sadece ham madde bulmakta değil, lojistik kanallarında yaşanan sorunlardan dolayı oldu. Lojistik dediğimiz nedir? Taşımadır, belli bir süredir, belli bir maliyettir. Bunu azaltmanın yolu yakın coğrafyalardan ticarettir. 2000’li senelerden bugüne kadar hep bir küreselleşme treninin arkasına takılmış olan bütün sektörler sadece otomotiv değil şu anda anlıyor ki, halen en iyi ihtimal, en ucuz ihtimal, en optimum ihtimal yanı başınızdaki komşunuzdan ticareti yapmaktır. Bu, Türk otomotiv sanayisi için özellikle tedarik sanayisi için altı çizilmesi gereken bir fırsat." dedi.
"Yurt dışından da yatırımcı çekeceğimiz ortada"
Albert Saydam, yabancı yatırımcının Türk otomotiv sanayisine olan ilgisine de değindi.
Son 5 yıla bakıldığında, son iki sene arka arkaya anons edilmiş yeni yatırımlar olduğuna dikkati çeken Saydam, "Bu yeni yatırımların iki nedeni var. Birincisi, Türk otomotiv tedarik sanayisinin gelmiş olduğu seviye. İkincisi de Türkiye'de ana sanayilerin lanse etmiş oldukları, tanıtmış oldukları yeni platformlar. Yeni platformlar sadece görüş anlamında değil, yeni teknolojiyi kullanan platformlar. Sonuçta bu platformlar ülkemizde üretildiği sürece yurt dışından da yatırımcı çekeceğimiz ortada." diye konuştu.
"Dijital dönüşümün geri dönüşü olmayacak bir şekilde başladı"
Dijital dönüşümün özellikle salgınla geri dönüşü olmayacak bir şekilde başladığını ve gittikçe etkisi ve ağırlığını artırdığını anlatan Albert Saydam, şunları söyledi:
"Bu dijital dönüşümü şu anda biz sadece kullandığımız araçlardaki dijitalleşme olarak algılıyoruz. 1980’lerde ofislerimizde, masamızın üstünden daktilo kalktı. Onun yerine bilgisayar geldi. Sadece yazılarımızı yazarken artık silme işlemi kolaylaştı gibi zannediyoruz. Halbuki bütün hayatımız değişiyor. Sadece yaptığımız işleri daha iyi yapar olmayacağız. Yeni iş alanları ortaya çıkıyor. Yeni çözümler ortaya çıkıyor. Tabii bunun yanında da yeni ilgilenmemiz gereken soru işaretleri var. Burada doğru adımları attığımızda dediğim gibi sadece Türkiye için söylemiyorum. Tahmin ediyorum ki 2020 veya 2021’den çok daha güzel bir dünya bizlerin olacak."
"Sektörün elektrikli doğru dönüşümünü sağlaması şart"
TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Saydam, TOGG, Ford Otosan, Oyak Renault ve Tofaş gibi otomotiv firmalarının dönüşüm kapsamında aldıkları yeni kararların ve elektrikli veya hibrit araç platformlarının devreye alınmasının sektör açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Şu an Türk otomotiv sanayisinin bir aracın yüzde 80'ini üretebilir durumda olduğunu ancak dönüşüme ayak uydurulmaması durumunda bu oranın düşeceğini belirten Saydam, sözlerini şöyle tamamladı:
"Elektrikli araçta doğru dönüşümü yapamazsak bu yüzde 80 oranının yüzde 30 ila yüzde 15 arasındaki bir rakama gerilemesi söz konusu. Neden? Çünkü, elektrik motoru, batarya, yazılım zaten elektrikli aracın yüzde 60’ını oluşturuyor. Bizler o konuda ihtisaslaşmazsak o zaman başkalarından almak durumundan olacağız. Dolayısıyla TOGG projesi hepimiz için tam bir boy aynası. Sadece rekabetçilik anlamında değil, bir elektrikli araçta neyi yapıp, neyi yapamadığımızı görüyoruz. Yapanlar bu rekabet üstünlüğünü korumaya çalışırken, yapamayanlar alternatif çözümler veya daha doğrusu kendi içindeki süreçleri iyileştirme yoluna gidiyorlar. Değiştirme yoluna gidiyorlar."