Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, GDH Dijital’in konuğu oldu. Kurumun kuruluş amacından bugüne kadar yürüttüğü faaliyetlere kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulunan Eren, hem şahsi tecrübesini hem de kurumun vizyonunu detaylı şekilde paylaştı.
Gelişmeleri kaçırmayın! Avrupa’dan ve dünyadan en güncel haberler artık cebinizde.
- WhatsApp kanalımıza katılın, özel haberler ve analizlere anında ulaşın
- Anlık bildirimlerle sıcak gelişmeleri ilk siz öğrenin

“34 Yaşında YTB Başkanı oldum”
Abdullah Eren, genç yaşta kamu görevine başladığını ve 34 yaşında YTB Başkanı olarak atandığını belirtti. Başbakanlık tecrübesinin kendisi için dönüştürücü olduğunu söyleyen Eren, “Otuz yaşına girmemişken Başbakanlık’ta müşavirlik ve özel kalem müdürlüğü görevlerinde bulundum. Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı Binali Yıldırım’la ve daha önce Ahmet Davutoğlu döneminde çalıştım” dedi.
Başbakanlık döneminden devlet tecrübesine
Eren, başbakanlık döneminde devletin üst düzey işleyişini yakından gözlemleme fırsatı bulduğunu anlattı. “Başbakan bir gün içinde hem teşkilat programı yapıyor, hem uluslararası toplantıya katılıyor, hem de yerel etkinliklere iştirak ediyordu. Devletin tüm yapısıyla birebir temastaydık. MİT Başkanı, Genelkurmay Başkanı, bakanlarla periyodik görüşmeler olurdu” ifadelerini kullandı.
“YTB, 2010’da halis bir niyetle kuruldu”
YTB’nin kuruluş sürecine de değinen Eren, kurumun 6 Nisan 2010’da kurulduğunu ve 2025 itibarıyla 15. yılını kutladığını belirtti. “Yurt dışında yaşayan milyonlarca vatandaşımız ve soydaşımız var. Bu toplulukların Türkiye ile bağlarını güçlü tutmak için kurumsal bir yapıya ihtiyaç vardı. YTB bu boşluğu doldurmak için kuruldu” dedi.
YTB öncesi süreç
YTB’nin kurulmasından önce yurt dışındaki Türklerle ilgili çalışmaların çeşitli bakanlıklar altında, farklı farklı alanlarda yürütüldüğünü belirten Eren, “Dışişleri’nde Konsolosluk İşleri, Çalışma Bakanlığı’nda Yurtdışı İşçiler Genel Müdürlüğü gibi birimler vardı. Ancak bütüncül bir strateji yoktu. Kurumsal bir refleks ilk kez AK Parti döneminde oluştu” dedi.
“YTB, Devletin ana strateji kurumlarından biri haline geldi”
Bugün itibarıyla YTB’nin kurumsallaşmasını büyük ölçüde tamamladığını vurgulayan Eren, kurumun artık hem kamuoyunda hem de devlet içinde itibar gören bir yapıya kavuştuğunu belirtti. “Yurt dışı vatandaş politikaları, diaspora stratejileri ve uluslararası öğrenci konularında devletin görüş aldığı bir kurumuz” dedi.

Diaspora stratejisi ve Türklerin Avrupa’daki geleceği
Eren, Avrupa’daki Türk toplumunun artık kalıcı hale geldiğine dikkat çekerek, “Göç 1961 yılında başladı ama başlangıçta geri dönme niyeti vardı. Bugün ise Avrupa’daki Türkler üçüncü, dördüncü kuşağa ulaştı. Biz de bu kalıcı nüfusun Türkiye ile bağlarını koruyacak, yaşadıkları ülkelerde güçlenecek stratejiler geliştiriyoruz” açıklamasında bulundu.
“Genç yaşta kurum yönetmek büyük sorumluluk”
Kurum yönetmenin emir almaktan, karar veren bir pozisyona geçmek olduğunu ifade eden Eren, “Benim prensibim, her şeyi bilmeye çalışmak değil, doğru insanları bulmak ve birlikte üretmek. Genç uzmanlarımızdan da fikir alır, proje geliştirmelerini isterim. Çünkü iş körlüğü zamanla herkeste oluşur” dedi.
“Samimiyet, gayret ve tevazu ile devam ediyoruz”
YTB Başkanı Abdullah Eren, 7 yıldır sürdürdüğü görevinde kurumun hem yurtiçinde hem yurtdışında daha görünür hale geldiğini belirterek, “41 yaşındayım. Elimizden geldiğince bu büyük sorumluluğu yerine getirmeye çalıştık. Devlet tecrübesiyle yoğrulmuş bir bilinçle, samimiyetle çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Avrupalı Türkler: Orada temsil ediliyor ve güçleniyor
Eren, Belçika, Avusturya, Hollanda, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde Türk asıllı milletvekilleri ve belediye başkanları olduğunu vurguladı. Bu temsil gücünün, Avrupa’daki Türk toplumunun haklarını savunmada kritik rol oynadığını söyledi.
“5 Milyonluk Türk Diasporası: Orta büyüklükte bir ülke kadar”
Belçika ve Almanya’daki Türk nüfusunun, Almanya’da yaklaşık 3,5 milyon; tüm Avrupa’da ise 5 milyon civarında olduğunu belirten Eren, bu nüfusun stratejik olarak desteklenmesi gerektiğini vurguladı. “Orta büyüklükte bir ülkenin nüfusuyla eşdeğer bir diaspora var” dedi.

Diaspora stratejisinin önemi
Eren, güçlü ülkelerin güçlü diasporalara sahip olduğunu söylerken diaspora teriminin bugün bazen olumsuz çağrışımlar taşıdığını dile getirdi. Ermeni ve diğer diasporalarına değinerek, Türk diasporasının da benzer bir hedefle, yani Türkiye’nin tezlerini savunabilecek güce ulaşması gerektiğini ifade etti.
Karşılaştırmalarla diaspora inşası
“Yahudi diasporasının 2000 yıllık praksisiyle güçlü bir lobi ve bankacılık sistemi kurduğunu görüyoruz. Biz de ülkemizden uzak giden insanların Türkiye’ye olan bağlılıklarını koruyacak bir yapıyı örgütlemeliyiz” dedi.
“Bir Türk işadamı, kamu diplomasisine katkı sağlar”
Eren, yurtdışındaki Türk iş insanlarının, vloglar ve sanayi faaliyetleri üzerinden görülen varlığının kamu diplomasisine yansıdığına dikkat çekti. Türkiye’ye hem yatırım, hem kültürel bağlılık anlamında büyük katkı sağlandığını söyledi.
Asimilasyon ve sağ popülizmin tehlikesi
Son yıllarda Avrupa’da sağ popülizmin, ırkçılığın yükselişine işaret eden Eren, Almanya’daki Türklerin 1980’lerden beri saldırı ve ayrımcılığa maruz kaldığını belirtti. “Asimilasyon tehlikesine karşı Türkiye’nin destekleyici refleksi yaşamsaldır” dedi.
“Ekonomik tablo yüzeysel; zorluklar görülmüyor”
Eren, Türkiye’den bakıldığında Avrupalı Türklerin “konforlu” yaşadığı düşünülse de, ekonomik ve kurumsal ırkçılıkla yüzleşmediklerini vurguladı. Eğitimden siyasete pek çok alanda mücadelenin hâlâ sürdüğünü belirtti.
Vatandaş buluşmaları ve sahada görünürlük
Başkan Eren, Almanya başta olmak üzere yurtdışı ziyaretlerinde STK ve vatandaş buluşmaları yaptığını; sosyal medyada bu etkinliklerdeki görüşmeleri “gizlemeden” sık sık paylaştığını söyledi. Vatandaşların sorunlarını dinlemenin strateji yapmadaki temel etap olduğunu vurguladı.
Türkiye algısı: İçerden fark edilenden güç
Eren, filtrelenmiş Türkiye gündeminden uzaklaştıkça, ülkenin uluslararası siyasette “makul, erdemli, ahlaklı” biçimde algılandığını söyledi. “Türkiye dışarıdan, içeride olduklarından çok daha güçlü ve itibarlı görünüyor” diyerek hem Avrupalı Türklerin hem de gönül coğrafyasının Türkiye algısını dile getirdi.
“Nerede olursa olsun Türkiye sevgisi devam ediyor”
Sosyal medyadaki, “Türkiye’yi bu kadar seviyorsan dön gel” söylemlerine tepki gösteren Eren, bu yaklaşımın gerçekçi olmadığını belirtti. “60 yıl önce gidenler bugün Avrupa’da kök saldı; gönülden Türkiye’yi destekliyorlar. Bu gönül ve ekonomi bağı zararsız, teşvik edilen bir bağlılıktır” dedi.
“Osmanlı mirası üzerinde Cumhuriyet’i kurduk”
Eren, Lübnan ziyaretinden bahsederek, Beyrut’ta İsrail’in gözetleme araçlarıyla nokta atışı saldırılar gerçekleştirdiğini belirtti. “Osmanlı Devleti’nin dağılmasının sancıları hâlâ tüm Orta Doğu ve Balkan coğrafyasında sürüyor” dedi. Türkiye’nin 102 yaşında olduğunu ve hem içerideki 85 milyon vatandaşla hem de dışarıdaki 7 milyon Türk diaspora ile birbirine ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Tarih, edebiyat ve ahlak kitaplarıyla dolgun bir okuma dünyası
Eren, yoğun çalışma temposuna rağmen akşamları felsefe, tarih, siyasetnama ve ahlak kitapları okumaya gayret ettiğini dile getirdi. Balkanlar, Türk Dünyası ve Osmanlı sonrası coğrafya tarihine odaklandığını; bu çalışmaların kendisine, gidilen coğrafyaların “miras yükünü” daha iyi anlamasında yardımcı olduğunu belirtti.

Birinci nesil göçmenlerin duygusal hikayeleri
Eren, Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde birinci nesil göçmenleri ziyaret ettiğini anlatarak, onların büyük özverilerle, bayram namazlarını katedralde kılarak ve sevdiklerinden uzakta yaşadıklarını paylaştı. Zolingen’de 1970’lerde yaşanan trajik kazayı ve Mevlüde teyzenin hayatına temas etti.
“Birinci nesilden beşinci nesle uzanan bir miras”
Türkiye ile gönül bağını korumanın yanı sıra, genç nesillerin yaşadıkları ülkelerde iyi eğitim almalarıyla birlikte üç-dilli olmalarının önemini vurgulayan Eren, Türkiye kökenli tüm nesillere şu mesajı verdi: Birincisi tarihe iz bırakmış bir milletin evlatları olarak özgüvenli olun. İkincisi yaşadığınız ülkelerde başarılı birer birey olurken Türkiye kökenli kimliğinizi de yaşatın.
YTB Gençlik Programları ve Avrupa’da Eğitim Faaliyetleri
Genç Türk diaspora için YTB’nin aşağıdaki faaliyetleri öne çıkıyor:
- Tarih, medya, sanat, liderlik akademileri ve yazarlık programları
- Avrupa’da 150 genç mühendisin TUSAŞ, ROKETSAN gibi kurumlarda staj imkânı
- Teknofest’e katılım, Kuzey Kıbrıs’a eğitim gezileri
- Genç YTB çatısı altında kültür, eğitim derneklerinin kurulması
Bu faaliyetlerle 4. ve 5. neslin hem yaşadıkları ülkede uyum sağlaması hem de Türk-Türkiye aidiyetini muhafaza etmesi hedefleniyor.
Uluslararası öğrencilik ve Türkiye’nin bilimsel vizyonu
Eren, uluslararası öğrenciliğin modern bilgi toplumlarında merkezi noktada olduğunu; dünya çapında 8 milyon öğrenci bu statüyü taşıdığını; bunun 1 milyondan fazlasının ABD’de bulunduğunu vurguladı. Türkiye’nin de bu küresel hareketten ders çıkararak uluslararası öğrenci programlarına yatırım yaptığını belirtti.
Türkiye artık uluslararası öğrenci çekebilen bir güç
Abdullah Eren, Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayısının 350 bine ulaştığını, bu rakamla Türkiye’nin dünyada ilk 10 ülke arasına girdiğini söyledi. 2011 yılında yalnızca 20 bin civarında olan bu sayı, son 15 yılda 17 kat arttı.
“İyi bir şey mi bu?” sorusuna Eren şu yanıtı verdi: „Evet, çünkü bu hem bir bilgi üretim ekosistemi hem de ekonomik değer. Uluslararası öğrenciler sayesinde Türkiye gelecekte daha etkili bir kamu diplomasisi yürütebilir.”
Türkiye Bursları Sistemi: 15 bin elçi yetişiyor
Eren, Türkiye Bursları programı kapsamında her yıl 15 bin nitelikli öğrenciye burs verdiklerini söyledi. Bu öğrenciler sınav ve mülakatla seçiliyor.
“Bunlar sadece öğrenci değil; aynı zamanda Türkiye’nin gönüllü elçileri. Somali Liman Bakanı gibi örnekler bunun göstergesi.”
Uluslararası öğrenci sayılarında öne çıkan ülkeler
- Azerbaycan: 35.000 öğrenci
- Türkmenistan: 29.000 öğrenci
- Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Balkan ülkeleri de yüksek sayılarda öğrenci gönderiyor.
Eren: “Bu öğrenciler Türkiye’nin yakın çevresinden geliyor. Hem Türkiye ekonomisine katkı sağlıyorlar hem de mezun olduktan sonra ülkelerinde üst düzey görevler alarak Türkiye ile bağlarını sürdürüyorlar.”
Eğitim diplomasisi: Türkiye’nin yumuşak gücü
Eren, “Uluslararası öğrenci hareketliliği modern diplomasinin yapı taşlarından biridir” dedi ve şöyle devam etti: “Bugün Amerika, İngiltere, Almanya, Rusya milyonlarca öğrenci çekiyor. Bizim bunu yapmamamız, Türkiye’nin küresel iddiasından vazgeçmesi anlamına gelir.”
YÖS ınavı ve yabancı öğrencilerle ilgili tartışmalar
Yabancı öğrencilerin üniversiteye girmesi için YÖS sınavına girmesi gerektiğini vurgulayan Eren: “Kötüye kullanımlar varsa YÖK ve Göç İdaresi gerekli adımları atıyor. Ama burslu öğrencilerimiz yüzde 5’lik bir grup ve hepsi titizlikle seçiliyor.”
“Türkiye’nin nüfusu 120 milyon olsaydı, etkimiz katlanırdı”
Eren, nüfus planlamasına dair eleştirilerde bulundu: “1980’lerde uygulanan nüfus politikaları nedeniyle bugün nüfus artışı yavaşladı. Eğer Türkiye 120 milyon nüfusa sahip olsaydı, küresel gücü çok daha yüksek olurdu.”
Gençlere evlilik ve çocuk tavsiyesi
Abdullah Eren, gençlerle birebir temaslarında sık sık erken evliliğin ve çok çocuklu ailelerin önemine dikkat çekti: “Şehirleşme, ekonomik kaygılar, bireysel tercihler nüfus artışını etkiliyor. Ama fıtrat bozuldu. 1+1 dairelerde çocuk olmuyor. Evlilik geciktikçe çocuk da erteleniyor.”
Küçük şehirlere dönüş ve Anadolu’nun ihya edilmesi
Eren, özellikle İstanbul’un son yıllarda tersine göç verdiğini, küçük şehirlerde altyapı geliştirilirse gençlerin buralarda yaşamayı tercih edeceklerini belirtti. Eren, “Orta Anadolu’yu insanlaştırmak, burada 500 bin-1 milyonluk güçlü şehirler kurmak Türkiye’nin nüfus dengesini sağlamak için şart.” dedi.
Türkiye’nin küresel vizyonu ve genç kadrosu
YTB’nin yaş ortalamasının 36-37 olduğunu belirten Eren, genç ama idealist kadrolarının Türkiye’nin kamu diplomasisine önemli katkılar sunduğunu belirtti. “Devletten maaş alıyoruz ama aynı zamanda milletimize hizmet ediyoruz. Bu, bizi motive eden en büyük şey.”
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, Osmanlı’dan bu yana mirasın yükünü dünya coğrafyalarında hisseden Türkiye ile diaspora arasındaki bağı; tarihsel, kültürel ve eğitimsel faaliyetler üzerinden güçlendirecek yoğun bir strateji yürüttüklerini özetledi. Özellikle genç nesil için aydınlanma ve kültürel aidiyet programları üzerinde duruldu.